"Gölge Hırsızı"

Kitabın Adı: Gölge Hırsızı
Orijinal Adı: Le voleur d'ombres
Yazarı: Marc Levy

Çeviren: Ayça Sezen
Yayın Evi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 211
Tür: Aşk, Dostluk, Dram, Fansastik


Tanıtım Yazısı:
“Sen benim gölge hırsızımsın; nerede olursan ol, seni bulacağım.”

Babası tarafından terk edilmiş, çocukluğu boyunca annesiyle birlikte sıradan bir kasabada yaşayan kahramanımızın özel bir yeteneği vardır: Peşine gölgeler takılır, ona hep bir şeyler fısıldar...

Yıllar geçmiş, bahçesindeki kestane ağaçlarının altında oturduğu okulunu, babasıyla annesinin birbirlerini sevdikleri zamandan kalma o soluk fotoğrafları ardında bırakarak yeni bir hayata başlamıştır. Ne var ki tekdüze hayatı ve bir türlü ismini koyamadığı ilişkisiyle içindeki özlemi dindirememekte, ona fısıldayıp duran gölgelerden bir türlü kurtulamamaktadır.

Bir kıyı kasabasına yolunun düştüğü bir gün, hüzün dolu geçmişinin, peşini bırakmayan gölgelerin sırrı yavaş yavaş çözülmeye başlar. Yıllar önce geldiği bu kumsalda, gölgelerinin birbirine karıştığı ilk aşkının izini bulacak ve onun peşine takılacaktır.

Belki de, bir sandığın içine sakladıkları o uçurtmayı yerinden çıkarmanın zamanı gelmiştir artık... 

Gölge Hırsızı", ardımızda bırakamadığımız anları, anıları ve aşkları anlatıyor. Yani peşimize takılan, kurtulamadığımız gölgeleri...



Yorumum

Mükemmel bir yapıt. Konusu itibariyle sık sık güldüren bazen de ağlatan bir yapıt aynı zamanda Gölge Hırsızı. Marc Levy’nin yazmış olduğu Gölge Hırsızı’nda ana karakterin dışında herkesin yani tüm karakterlerin ismi verilmiş. Konu itibariyle fantastik ama güncel, herkesin yaşadığı olaylara yer verilmiş. Kitap birazda beni anlatıyor ama hangi kısmı olduğunu söylemeyeceğim. Gölge Hırsızı adlı bu kitabın sonu biraz ucu açık kalmış okuyucunun hayaline bırakılmış sanki ama her konuda kusursuz diyebilirim. Sizin için kitaptan birkaç tane alıntı yaptım. İşte buyurun:

“İnsan hayatındaki bazı değerli anlar küçük rastlantılara bağlı olabilir.”  (Sayfa 130)

“Ergenlikte, anne babasını terk edeceği günün hayalini kuran insan, gün gelir onlar sizi terk ediverir. İşte o zaman, bir an için de olsa, yine onların çatısı altında yaşayan çocuk olabilmenin hayalini kurarsınız; onlara sarılmaktan, hiç çekinmeden onları sevdiğinizi söylemekten ve sizi bir kez daha teskin etsinler diye onları kucaklamaktan başka bir şey hayal edemez olursunuz.” (Sayfa 197) 
Lütfen bizden yorumlarınızı esirgemeyiniz… 


Puanlama:


Bu Kapağa Bayıldım#14



~Ölümcül Kaos~

Kelebeğin bir kanat çırpışı kadardır her şey.
Bir kanat çırpışı hayatları değiştirecek.
Bir kanat çırpışı hayatları bitirecek.

Jamie ve Will (Sauncy Korusu, Wiltshire) Okulu asıp ava çıktılar.

Kuni (Everest'in Kuzey Yüzü)
Buzdan bir yarığın içinde mahsur kaldı.

Shelton (Washington DC, ABD)
Ölümcül bir intikamın peşindeydi.

Bakili (Malawi, Afrika)
Kana susamış babunların saldırısı altındaydı.

Tina [Heathrow'dan 2000 Metre Yüksekte)
492 sefer sayılı Moskova uçağının pilotuydu.

Onlar ve daha birçokları için, hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak.

Ön okuma için tık... tık...


"Altıncı Irk"

Kitabın Adı: Altıncı Irk
Yazarı: Berrak Yurdakul
Yayın Evi:  Derin Kitap Yayınları
Sayfa Sayısı: 275
Tür: Mitoloji, Dram, Aşk


Tanıtım Yazısı:
Önce ‘Unutuş’ pınarına gideceğiz ikimiz, onun sularından içeceksin. Silinecek hafızandan bugüne dek kaydettiğin bütün anılar, zihninde yeni bilgilere yer açacaksın. ‘Hatırlayış’ pınarına gideceğiz daha sonra, yudumlayacaksın o buz gibi sulardan da. Bulacaksın varlığının anlamını, anımsayacaksın kim olduğunu, kendi sırrını çözeceksin orada…” 
    
Antik zamanlar: Ege Denizinde, Yunanistan’ın Delos adası açıklarında suda bir kız çocuğu bulunur. Balıkçı Navagos’un sarıp sarmalayıp evine götürdüğü bu soluk benizli kızda bir gariplik vardır. Hiç konuşmaz, yemez, içmez. Gözleri de tuhaftır. Kız bu özellikleriyle ev halkının nefretini kazansa da adadaki kahin aynı şekilde düşünmez. O, bu dünyaya çok önemli şeyler yapmak için gelmiştir! 
 
Günümüz: Adrastia adlı genç bir kadın insanlar ve tanrıların hikayesini yazarken Delos açıklarında bulunan bir kızdan bahsetmektedir. Navagos ve denizden gelen gök gözlü kız onun romanının kahramanlarıdır. Bir de tanrıça; Gereklilik ve Zorunluluk Tanrıçası Ananke! Adrastia yazdıkça, içinde büyüyen dayanılmaz bir arzu onu romanının geçtiği adaya, Delos’a çekmektedir. 
 
Berrak Yurdakul sizi Olympos’un zirvelerinden Hades’in derinliklerine, oradan da günümüze uzanan 2500 yıllık bir yolculuğa çıkarıyor. Genç bir kadının kaderi, dünyanın kaderi haline gelirken Yurdakul insanlığı değiştirecek gücün yine sadece kadınların içinde olduğunun altını çiziyor... 


Yorumum

Kitap ilk yetmiş sayfasında olağanüstü güzellikteydi ama sonrasını hiç beğenemedim. Dilini ise hiç beğenmedim. Sanki bir Romeo ve Jülyet hikayesini okuyormuş gibiydim. Sanki bir tiyatro metni gibi yazılmış eserde tanrıların sonunu anlatıyor bizlere. Dediğim gibi hiç beğenmedim konusu dışında kalanları. Hele her cümlenin sonundaki dediler insanı sıkıyor. Okumak isteyen olabilir ama ben hiç tavsiye etmem.



Puanlama:



Duyuru!


Bugün yazmış olduğum 10 adet post Beyaz Pencerem adlı blogumda bulunan kayıtlardır. Beyaz Pencerem adlı blogumdaki kayıtları sileceğim için ait olduğu yere yani kitap blogum Colored Books’a taşınmıştır.


"Kayıp Sembol"

Kitabın Adı: Kayıp Sembol
Orijinal Adı: The Lost Symbol
Yazarı: Dan Brown

Çeviren: Petek Demir
Yayın Evi:  Altın Kitap Yayınları
Sayfa Sayısı: 527
Tür: Sır, Gizem, Macera


Tanıtım Yazısı:
Dan Brown; Da Vinci Şifresi, Melekler ve Şeytanlar'dan sonra Kayıp Sembol'de insanlığın yüzyıllardır beklediği bir gerçeğin peşinde...
Harvard Simgebilim Profesörü Robert Langdon, Kongre Binası'nda konferans vermesi için yakın bir arkadaşından davet alır. Ancak, Washington'a varır varmaz oldukça garip bir durumla karşı karşıya kalan profesör, kendini korkunç bir oyunun ortasında bulur.
 Kongre Binası'na bırakılmış olan bir sembolün -yakın arkadaşı Peter Solomon'ın kesik eli- varlığını haber veren bir telefon, Langdon'ı hiç de yabancısı olmadığı bir dünyaya davet etmektedir.
 Antikçağlarda kullanılan bu sembolik çağrı, daveti alan kişiyi ezoterik bilgeliğin hüküm sürdüğü, çok eskilerde kalmış kayıp bir dünyaya sürükleyecektir.
Sonu belli olmayan bu mistik daveti arkadaşını kurtarmak için kabul eden Langdon, bir anda masonik sırların, saklı kalmış tarihin ve o güne dek görmediği yerlerin gizli dünyasında inanılmaz bir gerçekle yüzleşmek zorunda kalır.
Artık cevaplanması gereken sorular vardır:
 İnsanlığın Altın Çağı, açılmaması gereken bir kapının aralığından sırlarıyla birlikte yok mu olacak, yoksa hikmetin ışığında tüm soruların cevapları mı bulunacaktır?


Yorumum

Gerçekten harika bir kurguya sahip olan bu kitabın (Kayıp Sembol) her sayfasında ayrı bir macera ve ayrı bir gizem var. Heyecanınızdan olduğunuz yere çakılacak ve bu kitabı bırakmak istemeyeceksiniz. Bu kitabı okurken çok sevdim ama final bölümü beni pek tatmin etmedi diyebilirim. Ama okurken şuna emin olun ki pişman olmayacaksınız.

  
Puanlama:


"Foto Sabah Resimleri"

Kitabın Adı: Foto Sabah Resimleri
Yazarı: Ayşe Kulin
Yayın Evi:  Everest Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 132
Tür: Yaşanmışlık


Tanıtım Yazısı:
Çocukluğumun Ada'daki köşkte geçen yaz tatilleri dışında, ben hep bu beton apartmanların odalarında yaşamıştım. Beton odaların tavanları, önceleri çok yüksek ve kartonpiyerli iken giderek alçalıp, sadeleşmiş, odaların boyutları giderek küçülmüştü. Anneanneme ailesinden kalan avizelerin önce zincirleri kısaltılmış, sonra da onları dar odalardan, daha geniş ve yüksek tavanlı evlere terfi ederek bizimle yer değiştiren kişilere satmıştık. Anneannem, bizden eşyalarımızı satın alacak güve sahip o kişileri hep küçümsemişti nedense. O baygın yeşil gözleri ile bir devrin tüm ihtişamını görmüş ve yaşamıştı. Ben sadece ondan duyarak imrenmiş, özenmiş ve hayal etmiştim. Türk öykücülüğünün en önemli iki ödülünü, 1995 yılında Haldun Taner Öykü Ödülü'nü, 1996 yılında ise Sait Faik Öykü Ödülü'nü kazanmış bir başyapıt: Foto Sabah Resimleri…


Yorumum

Bu kitabı almayı istememin sebebi Haldun Taner öykü ödülünü kazanmış olmasıydı. Bilindiği üzere Milliyet gazetesi her yıl Haldun Taner anısına bir öykü yarışması tertip ediyor ve benimde bu yarışmaya katılmak en büyük hayalim. Bu yüzden de yazarın diline ve anlatımına bakmak için bu kitabı aldım ve gerçekten de muazzam bir eser ama çok fazla cinsellik içirmesi beni rahatsız etti. İçinde toplam 10 öykü bulunuyor. Eğer beni cinsellik bağlamaz diyorsanız tavsiye ederim.

  
Puanlama:


"Karanlık"

Kitabın Adı: Karanlık
Orjinal Adı: Dragon Wytch
Yazarı: Yasmine Galenorn

Çeviren: Çiğdem Algün
Yayın Evi:  Martı Yayınları
Sayfa Sayısı: 410
Tür: Vampir, Cinayet, Sır



Yorumum

Kitap kapağının üstüne yazılan, “En iyi vampir romanı, kaçırmayın!” yazısını her görüşümde adeta gülmem geliyor. İnanın bana bundan daha, daha hatta daha, daha iyi vampir kitaplarını bulabilirsiniz. Yasmıne Galenorn’un yazmış olduğu ve Martı yayınevlerinden çıkan 20 bölümlük,396 sayfalık romanda ÖDHA(Öteki Dünya Haber Alma Ajansı) adlı bir gruba çalışan yarı peri-yarı insan Menolly D’Artigo’nun son görevindeki bir hatasından dolayı vampirlerin lideri Dredge tarafından vampire dönüştürülmesini ve kardeşlerinin desteğini alarak Dredge’n intikam alma yolunda geçen olayları(durumları) anlatıyor, ama o kadar karmaşık bir yapıya sahip ki anlamakta güçlük çekebiliyorsunuz. Her türlü mitolojik canlı kullanılmış diyebiliriz. Peri, Vampir, Cin, Kedi Kadın vs. gibi… Hele kitabın sonunda yayınlanan ve Yasmıne Galenorn’un bir dahaki kitabı Ejderha Cadı’nın 1.Bölümünü görüp de benzerliği fark etmemek ve Yasmıne Galenorn’un eserlerini okumak aptallık olur herhalde. Ama yinede okuyanlara ve beğenenlere de bir şey diyemem. 


Puanlama:


"Vampirler, Cadılar, Hayaletler ve Başka Bilinmeyenler"

Kitabın Adı: Vampirler, Cadılar, Hayaletler ve Başka Bilinmeyenler
Yazarı: Kerem Toprak
Yayın Evi:  Carpe Diem Yayınları
Sayfa Sayısı: 212
Tür: Mitolojik Tarih, Araştırma


Tanıtım Yazısı:
Bu kitapta kan grubu ayırt etmeyen vampirlerin, bastığı yeri titreten devlerin, ne kadar dudağı varsa havaya doğru büzerek “Aauuuu!” diye uluyan kurt adamların, kollarını havaya kaldırıp gözlerini belerterek yürüyen zombilerin, oraya buraya uçuşan hayaletlerin, süpürgeli cadıların, alev saçan ejderhaların, kısacası şu ana kadar “Tu destur!” dediğiniz bütün öcülü böcülü mevzuların gerçek öyküsünü okuyacaksınız.

Ayrıca kimlerin kara büyü yaptığını, abrakadabra sözünün ne manaya geldiğini, Drakula’nın ne kadar krokula olduğunu, tarihte geçen vampirsavarların vampirleri nasıl savdığını, cadılığın hiç de öyle sadece yellozluk alameti olmadığını öğreneceksiniz.

 Bırakın, aklınızın kapıları gıcırdayarak ardına kadar açılsın. Sakın yağlamaya kalkmayın. Çünkü şu ana kadar merak ettiğiniz tüm bu gizemli mevzuların sırrı, bu kitabın içindeki gıcırtılarda saklı...

Şimdi, emrivaki gibi olmasın ama kitabın arkasını okumayı bırakıp kapağını açın ve sarmaşıklarla çevrili eski bir evin mezarlıklı bahçesine ilk adımınızı atın. Çünkü sadece bu kitapta yaşayan bir adam, başkasına sorduğunuzda “Saçmalama bee!” dedirtecek tüm sorularınızın cevaplarını bir bir vermek için, sallanan sandalyesinde oturmuş sizi bekliyor.

Hadi bakalım, kapıya usulca yanaşıp, tokmağını yankılı yankılı “Takk! Takk! Takk!” diye vurun. Görünmeyen birinin “Gıcıığğrtt!” diye açtığı kapıdan yüzünüze vuran serin ve küf kokulu bir rüzgârla beraber içeri buyurun.Hoş geldiniiiizz!!! Ha ha ha ha ha haa!!!


Yorumum

Kerem Toprak’ın yazmış olduğu ve Carpe diem! Yayınlarına ait 212 sayfalık muhteşem bir kitap olan “Vampirler, Cadılar, Hayaletler ve Başka Bilinmeyenler” kitabı size her sayfada, her bir cümlede, her bir kelimede yeni bir anlam katıyor. Mitolojik canlıları ve ortaya çıkış hikâyelerini öyle bir anlatıyor ki nasıl öğrenebildiğinize ve hafızanıza nasıl yerleştirdiğinizi şaşırıyorsunuz. Şöyle söylemeliyim ki mutlaka her evde bulunması gereken muhteşem bir eser.


Puanlama:


"Vatikan Casusu"

Kitabın Adı: Vatikan Casusu
Yazarı: Juan Gómez-Jurado

Çeviren: Saliha Nilüfer
Yayın Evi:  EDA Yayınları
Sayfa Sayısı: 359
Tür: Gizem, Sır, Polisiye


Tanıtım Yazısı:
Yıl 2005. Papa II. Jean Paul'ün ölümünden hemen sonraki günler... Çeşitli ülkelerden 117 Kardinal, Vatikan’da toplanmışlar, yeni Papayı seçecekler.
Tüm Katoliklerin ve dünyanın gözü Vatikan’da...
Ve Viktor Karoski! İntikam duygularıyla kendisine kurban olarak üst düzey din adamlarını seçmiş zeki bir seri katil... Bir kriminolog-psikiyatr, İtalyan polisi ve gizli servisi, CIA ajanları, din adamları... Herkes, kim olduğunu bilmeden Karoski'nin peşindeyken o her seferinde tüm güvenlik önlemlerini aşmayı başararak Vatikan’ın kalbinde birbiri ardına cinayetler işliyor...

Ardında hiçbir iz bırakmadan vahşice, son derece 'yaratıcı' yöntemlerle işlediği seri cinayetleri salt intikam duygusuyla Karoski mi gerçekleştiriyor, yoksa onu azmettiren birisi mi var?


Yorumum


Tek Kelimeyle “Muhteşem” bir eser Juan Gómez JURADO’nun yazmış olduğu ve Eda Yayınlarına ait 360 sayfalık bu kitaba bayıldım.Her sayfasında ayrı bir heyecan,ayrı bir cinayet ve Viktor Karoski’yi yakalamaya o derecede yakın bir durum.Tek kusuru ise Dan Brown’un “Melekler ve Şeytanlar” kitabının nerdeyse tıpatıp (aynısı) olması.Bunun dışında kalan her şeye bayıldım ve herkese tavsiye ederim.


Puanlama:


"Hayat Değiştiren Bilgelik Öyküleri"

Kitabın Adı: Hayat Değiştiren Bilgelik Öyküleri
Yazarı: Cengiz Erşahin
Yayın Evi:  Tutku Yayınevi
Sayfa Sayısı: 252
Tür: Bilgelik, Felsefe, Öğüt

Basım: 30.Baskı

Kitaptan Bir Sayfa:
Sokrates sormuş:
 -Kimdir insan, insan nedir?

 Agoradaki gönüllü öğrencileri;
    -Onu bilmeyecek ne var, iki ayaklı, tüysüz bir yaratık, demişler.

    Ertesi gün, pazaryerine tüyleri yolunmuş bir horozla gelen Sokrates, canlı hayvanı göstererek sorusunu yinelemiş;

 Yani böyle bir şey midir insan dediğiniz?


Yorumum

Çerez Tadında bir kitap, çayımı yudumlarken bir anda bittiğinin farkına varabildim. Cengiz Erşahin’in yazmış olduğu ve Tutku Yayınevi’nden çıkan 252 sayfalık “Hayatı Değiştiren Bilgelik Öyküleri” adlı bu kitaba bayıldım. Aralara serpilmiş resimlerle daha hoş bir hal almış. Her bir sayfasında ayrı bir hikâye, ayrı bir öğüt ve ayrı bir filozof veya bilgin veya felsefeciyle karşılaşacaksınız. Hafta sonu için ideal bir kitap, herkese tavsiye ederim.


Puanlama:


"Bir Yazarın Dramı: Hikayeler"

Kitabın Adı: Bir Yazarın Dramı: Hikayeler
Yazarı: Mustafa Sakarya
Yayın Evi:  Kanes Yayınları
Sayfa Sayısı: 159
Tür: Yaşamsal  Hikayeler


Tanıtım Yazısı:
   Yıllar yılı dostluklar ektim yürekler; o nadide tohumu serpiştirdim dost bildiklerime. Her bahar filizlenir, her mevsim ayrı yaşardı dostluklarım. Uzun zaman önce, belki de erken verilmiş kararlarla, söz vermiştim dostlarıma. O gün bugündür bekliyorlar, her gün “Belki bugün tutar sözünü!” umuduyla başlıyorlardı güne. Çok sık görüşemesek de biliyorlardı ki, dostluk illaki görüşmekle olmaz. Yanlış da anlamıyorlardı üstelik. “Çok işi vardır, beklide unutmuştur, uygun bir zamanda yeniden hatırlatırız.” diye düşünüp dem vuruyorlardı üstü kapalı sözlere…
   Kapıma dayansalar, kafa tutsalar: “Sen nasıl adamsın? Söz vermiştin ve yerine getirmiyorsun!” deseler de haksız sayılmazlardı. Ama gerek yoktu ki, dostluk bozuk para gibi harcanacak bir şey değildi. Yıllarca emek vermiştik; önce filizleri fidan yapmıştık, sonra dal verdi fidanlar; şimdilerde kökleri derinlerde koca bir çınar… Öyle kolay kolay sarsılmaz, yılmaz, kırılmazdı; rüzgâr nereden eserse essin; fırtına, boran, yağmur, üst üste gelsin, vız gelirdi.
   Koca evrende yıldızlar kadar uzak olsak da Samanyolu kadar kocamandı yüreklerimiz. Yazma yolundaki hikâyem de işte böyledir.
   Sevgili dostlarım ve “Sen” sevgili okurum; yüreğimin sonsuzluğundan, hayal gücümden derlediğim hikâyelerim, beklentilerinizin doğrultusunda şimdi ellerinizde.
   Onlar size emanet; son söz sizin…


Yorumum

Vayyyy Be… Hayatıma yeni bir yazar ve yeni bir eser eklendiğini söylemeden edemeyeceğim. Kanes yayınevine ait olan ve Mustafa Sakarya’nın yazmış olduğu “Bir Yazarın Dramı(Hikâyeler)” muazzam bir eser. “Kitaba Dair” bölümü dışında kalan, içinde 29 hikâyenin bulunduğu 160 sayfalık bu eserde kendinizi bambaşka diyarlarda bulacaksınız, adeta su gibi akıp giden hikâyeler bitmesin diye yalvaracağınıza emin olabilirsiniz. Şimdiden herkese tavsiye ederim. Okuyanların da memnun kaldığına %100 eminim.


Puanlama:


"Ayın 7'sini Bekleyenler"

Kitabın Adı: Ayın 7’sini Bekleyenler
Yazarı: Yunus Emre Coşan
Yayın Evi:  Kanes Yayınları
Sayfa Sayısı: 95
Tür: Yaşamsal  Öyküler, Deneme


Tanıtım Yazısı:
Hayattır ki, hakkını verebilen yaşama sanatkârıdır. Dev kalplerin öngörüsü ile kelimelere dökülmüş kitaplardan geçer yolu bu sanatın. Bu sanat ne sanat içindir, ne kendi için. Bu sanat, hayat içindir; ömrün vefası için. Ruhunuzu teskin edebilmek ve kalbini tüm sevilere açma sanatıdır.
Dünyayı kucaklayıp bir kitabın sayfalarına sıkıştırma gayretinde muvaffak olmuş bir yazarın engin bakış açısının, bilgi ve zekâsının tezahürüdür kitabı. Acı dokur, hüzün dokur kimi zaman, hayatın kasnağında. İki çift lafı vardır, bir tek kalbi olan tüm nadide ruhlara.
Sabra sükûn, akla yol, gönle dil bir iz düşüm bu kitap. Satırlarda, hayata dair olanın izini sürüp, kimi zaman da ezberini bozmak için onun, anahtar kelimelerle sunulan.



Yorumum

Yunus Emre Coşan’ın yazmış olduğu ve Kanes yayınevinden çıkan “Ayın 7’Sini Bekleyenler” muazzam bir deneme örneği. Şöyle ki eserde üniversite öğrencilerin sıkıntılarından tutunda küresel ısınmanın hayla ne olduğunu anlamayanlardan bile bahsedilen 96 Sayfalık(Çoğu birkaç söz, çoğu da boş sayfa) içinde “Sunuş” ve “Yazara Dair” gibi başlıklar dışında 28 deneme bulunan muazzam bir eser. Okuyanların beğendiği ve okumayanların az sayfa diye yüz çevirdiği bir eser olan “Ayın 7’Sini Bekleyenler” çoğu kalın kitaplara göre içinde daha fazla bilgi barındırıyor. Okumayanların okumasını şiddetle tavsiye ederim. Emin olun pişman olmayacaksınız.

Not: Yazmış olduğum bu yorumdan sonra yazarımız Yunus Emre Coşan'ın kendi sitesinde yazmış olduğu güzel yorumu için teşekkür eder. Edebiyat hayatında başarılar dilerim.


Puanlama:


" Kediler Güzel Uyanır"

Kitabın Adı: Kediler Güzel Uyanır
Yazarı: Yekta Kopan
Yayın Evi:  Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 124
Tür: Yaşamsal  Öyküler


Tanıtım Yazısı:
"Beklenmedik bir anda, bir kitapla yaşadığın şaşırtıcı buluşma. Kütüphanede, rafta, çalışma masasında öylece durmakta, seni beklediğini bilmeden; zaten sen de farkında değilsin yaşanacakların. Karşılaşıyorsunuz. O senden daha cesur, sınırları yok. Sonrası kendiliğinden geliyor. Mutlusunuz. Hepsi bu."
Öyküler. Kısa öyküler. Çok kısa öyküler.
Yekta Kopan, edebiyatın en değerli parçası kısa öyküyü titizlikle işliyor. İnsanı derinden kavrayan yalın anlatımıyla hayatın tüm karmaşasını içinde taşıyan çekirdek zamanların resmini yapıyor. Cümleler, sözcükler hatta harfler, bu kitapta birer notaya dönüşüyor ve hayatın gizli ahengini sezdiriyor. Kediler Güzel Uyanır usta işi bir kitap.



Yorumum

Evet, Tüyap'tan almış olduğum Can yayınlarından çıkan ve Yekta Kopan'ın imzasını taşıyan "Kediler Güzel Uyanır" benim ne kadar çabalasam da beğenemediğim bir eser. "Bulutlar Konuşurken", "Düşmüş Bir Harf" ve "Yarın Sabah Öp Beni" olmak üzere 3 başlık altında toplanan öykü kitabı(Kediler Güzel Uyanır) aslında en fazla 4,en az yarım sayfayı doldurmayacak şekilde içinde toplam 41 öykü bulunan 124 sayfalık bir eser. Şunu belirtmeliyim ki sanatsal değeri olan her eser her bireyde farklı duygular uyandırdığından yinede okuyup kendi görüşünüzü öne sürmede faydalı olabileceğini düşünüyorum. Kim bilir belki de sizde farklı duygular uyandırdığı için sevebilirsiniz.


Puanlama:


"Fatmagül'ün Suçu Ne?"

Kitabın Adı: Fatmagül’ün Suçu Ne?
Yazarı: Vedat Türkali

Öyküleştiren: Sebahat Altınparmakoğlu
Yayın Evi:  Kırmızı Kedi Yayınları
Sayfa Sayısı: 116
Tür: Aile Bağları, Dram, Aşk 


Tanıtım Yazısı:
Fatmagül'ün dramı aslında hem büyük kentlerde hem kırsalda pek çok genç kızın, kadının yaşadıklarının bir aynası. Kadının ezilmişliğinin, çaresizliğinin öyküsü.

Güzeldir Fatmagül, âşıktır Mustafa'sına ve bir sığıntı gibidir abisinin evinde. Mustafa ile evleneceği günü heyecanla, sevinçle bekler. Ne var ki o gün gelmeden çok şey değişir hayatında; ummadığı anda, ummadığı yerde felaketi yaşar.

İstemeyerek de olsa sığındığı insan onun kurtuluşu olacak mıdır? Zaman, nefret yüklü bir ilişkiye başka bir yön verecek midir?

Fatmagül'ün Suçu Ne? Usta yazar Vedat Türkali'nin hem filmiyle hem televizyon dizisiyle büyük ses getiren senaryosundan öyküleştirildi. Bir genç kadının dramı yanında bir ilçede oynanan siyaset ve seçim oyunları, küçük hesaplar, erkek dünyası da bu etkileyici öyküde ustalıkla yansıtılıyor.


Yorumum

Klasik diziden farklı olarak yeni karakterlerinde içinde bulunduğu tamamen farklı bir senaryoya sahip hoş bir eser. Ama her türlü en fazla 1 günde bitirebileceğiniz Kırmızı Kedi yayınevinden çıkan Vedat Türkali'nin yazmış olduğu 116 sayfalık hoş bir roman. Söylemem gerekir ki beklentilerinizi karşılayamayabilir. Şöyle ki Kerim karakteri kötü biri olarak, Mustafa karakteri parayı alıp ortadan kaybolan biri olarak, Fatmagül karakteri ise; saf ve sürekli Kerim’den şiddet gören biri olarak işlenmiş. Daha fazla bilgi vermek isterdim ama yayıncılık kanunu dolayısıyla yazamıyorum fakat okursanız da pişman olmayacağınız bir eser olduğunu belirtmek isterim.


Puanlama:


Kendi Yapımım Kitap Ayraçları#2

Yine kitaplaşalım mı? etkinliğinde göndermek üzere yapmış olduğum 3 adet kitap ayracı.




Yeni Deco Bantlarım#2

“Kitaplaşalım mı?” etkinliğimin bitmesine sayılı günler kaldı ve ben yalnızca kitap göndermek istemiyorum. Bu yüzden de bugün eşleşeceğim arkadaşlara göndermek üzere birkaç tane deco tape (Dekoratif Bant) aldım ve sizin için fotoğrafladım.


Can'a Geldik...

Efendim bilen olur, bilmeyen olur ben şöyle kısaca bir anlatayım Can Yayınları geçen sene yaz boyunca 4 TL’ye verdiği kitapları bu sene 1 TL zamla 5 TL'ye okuyucularına sunuyor. Olsun yinede çok ucuz ve gerçekten çok muazzam kitaplar. Bu 380 farklı çeşit içerisinden bende kendimce dört kitap aldım. Üstelik D&R’ nin ortaklığıyla başlayan bu kampanyaya birde D&R’ nin kendi başlatmış olduğu 4 TL’lik indirim rüzgârı eklenince dayanamayıp bir kitap da o kampanyadan aldım. İşte Kitaplarım ve Arka kapak tanıtım yazıları için linkler:

Önce 4 TL'lik kitabım ALTINCI IRK
Derin kitap yayınevinden çıkmış 275 sayfalık fantastik bir roman. Tanıtım yazısı için tık... tık...

Şimdi 5 TL'lik Can Yayınlarına ait kitaplarım: 

GÖLGE HIRSIZI: 211 Sayfalık güzel bir kitap. Asıl fiyatı 17.50’muş ve kampanya dahilinde 5 TL’ye düşmüş. Tanıtım yazısı için tık… tık… 

ALEX: 325 Sayfalık bir gerilim romanı. Fiyatı kampanyadan önce 23 TL iken kampanya dahilinde 5 TL’ye düşmüş. Tanıtım yazısı için tık… tık…

NEŞTER MÜZİĞİ: 384 Sayfalık harika bir gerilim romanı. Arka kapağını ilk okuduğum anda beni etkiledi umarım sizi de etkiler. Fiyatı kampanyadan önce 25 TL iken kampanya dahilinde 5 TL’ye düşmüş. Tanıtım yazısı için tık… tık…

ONLAR: Yine bir gerilim romanı. 506 Sayfa. Fiyatı kampanyadan önce 30 TL iken kampanya dahilinde 5 TL’ye düşmüş. Tanıtım yazısı için tık… tık…


Bunlarda promosyon olarak aldığım Can Yayınlarından en son çıkan kitaplardan biri olan “Çarın Laneti” adlı kitaba ait kitap ayraçları.


~Hiç Kimse Sıradan Değildir~

Neden ben? diye sordum Tanrı''ya. Bir şey söylemedi.
Güldüm ve yıldızları izledim. Yaşamak güzeldi...


19 yaşındayım, taksi şoförüyüm. Sadece bu işe yarıyorum, bir de arkadaşlarımla kâğıt oynamaya. Başka hiçbir uğraşım, isteğim, hedefim yok. Bir ev arkadaşım var, adı Kapıcı. Kendisi aynı zamanda köpeğim olur ve karşılıklı kahve içmekten büyük keyif alırız. Kısacası sıradanlığın mihenk taşıyım ve bundan şikâyetçi değilim. Ama bir gün posta kutumda bulduğum iskambil kartının, çerçevedeki bu resmi değiştireceğini nereden bilebilirdim ki? Hiç oluşum, kimliği belirsiz birini rahatsız etmişe benziyor ve belli ki benimle oyun oynamak istiyor. Neden sorusunun cevabı aslında çok basit: umursamak için.
Peki o halde, oyuna hazırım!

Dilde sadeliği kullanma yeteneğini başarılı bir şekilde ortaya koyan Markus Zusak, Hiç Kimse Sıradan Değildir adlı eğlenceli olduğu kadar düşündüren romanıyla, herkesin yapabileceklerinin ötesine geçebileceğini en sıradan insanlar üzerinden göstererek zekâsını gözler önüne seriyor.
Zusak dilde abartıdan uzak duran, sadeliği kullanarak hayal dünyanıza girmeyi ustalıkla başaran bir yazar. Hiç Kimse Sıradan Değildir de bu yeteneğini ortaya koyan iyi bir örnek.  
~Time Magazine~

Yalın ve akıcı bir dille anlatılan, güzel olduğu kadar etkileyici bir roman.
~Kirkus Reviews~

Olağanüstü bir kitap. Mutlaka okunmalı.
~School Library Journal~


"Merderan'ın Sırrı"

Kitabın Adı: Merderan’ın Sırrı
Yazarı: Barış Müstecaplıoğlu
Yayın Evi:  Metis Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 277
Tür: Fantastik Kurgu, Macera 

Seri: Perg Efsaneleri II.Kitap

Tanıtım Yazısı:
Leofold, Guorin ve Nume... Korkunç bir canavar, kendi halinde bir köylü ve dışlanmış bir prom. Biri içindeki tüm korkulara karşı koydu, biri hayatındaki en değerli varlığı feda etti. Perg´i saran savaşı durdurmak için tanrıların karşısına dikildiler. Korsan gemilerini kovalayıp, korkunç yaratıklarla savaştılar.

Kahramanlarımız, Merderan´ın Sırrı´nda Öte Diyarlar´dan Perg´e dönüyorlar ve gizemli bir kadının eşliğinde zorlu bir yolculuğa çıkıyorlar. Peşlerindeyse özgürlüklerini bu üç garip adama borçlu olduklarını bilmeyen eğitimli avcılar var. Bu ölüm-kalım savaşında hayatta kalabilmek için amansız bir mücadele vermeleri gerek.

Perg Efsaneleri´nin bu ikinci kitabı, hayal gücünü zorlayan bir ortamda, önyargılar, entrikalar, fedakârlık, aşk, hastalık ve acı üzerine soluk kesen bir öykü...


Yorumum

Perg Efsaneleri serisinin ikinci kitabı olan “Merderan’ın Sırrı”nı da serinin birinci kitabı gibi 3 günde bitirdim ve gerçekten bittiğine çok üzülüyorum ama olsun yinede serini geriye kalan “Bataklık Ülke” ve “Tanrılar Alfabesi” adlı iki kitabını alıp okuyabilirim çünkü bu kitabın her sayfasında ayrı bir macera yer alıyor. Okuyunca vay be bir Türk’te bu kadar hayal gücüne sahip olabiliyormuş derseniz bende sakın şaşırmayın derim. Kitap konu itibariyle bazen Merlin filmini bazen de Narnia Günlüklerini çağrıştırabiliyor. Karakterlere gelindiğinde ise bu sefer karakterlerimize Nume adlı bir Prom ve Nela adlı bir büyücü de eşlik ediyor. Birinci kitapta düşmanı yok etmek pahasına kendini feda eden Geryan ise bu kitapta yer almıyor. Bunun dışında ise kahramanlarımız onları öldürmek isteyen avcılarla bir mücadele içerisine giriyorlar. Tasvirlere gelindiğinde ise sizi o kadar etkiliyor ki adeta o anı yaşıyormuş gibi hissedebiliyorsunuz. Kitapta tek sıkıcı nokta ise kitabın ortasına doğru sıkça tekrarlanan “bildiği tüm tanrılara dua etti” cümlesi. (Şayet okursanız anlarsınız.) Son olarak bir şey söylemem gerekirse...BU KİTABI MUTLAKA ALIN…     


Lütfen bizden yorumlarınızı esirgemeyiniz… 


Puanlama:


Yeni Deco Bantlarım...


Aslında Fotoğrafı çekeli baya oldu ama kısmet bugüneymiş. Fotoğrafta da gördüğünüz gibi 1 adet filli, 1 adet Kurukafalı, 2 adet bulutlu dekoratif bant (Deco Bant) aldım. Kurukafalı tek bir tane kalmıştı ve sonunda bulabildim ama diğerlerinden baya gördüm. Bu yüzden sonra aynısını alırım düşüncesiyle kitaplaşalım mı? Etkinliğinde eşleşeceğim arkadaşlara 2-3 adet farklı desende deco bant göndereceğim. (Diğer 3 kitaplaşma arkadaşıma da göndermiştim.)


~Şizofren~

PSİKO ANALİST’İN YAZARINDAN MUHTEŞEM BİR KURGU DAHA!

Yirmi yıl önce Francis Petrel kendi iradesi yok sayılarak ailesi tarafından bir akıl hastanesine gönderilir ve uzunca bir müddet orada tutulur. Ta ki seri cinayetler işlenip hastanenin kapıları mühürleninceye dek. Yıllar sonra, üstü örtülü ve unutulmaya yüz tutmuş olaylar silsilesi kararlı bir dedektifin soruşturma talebiyle yeniden irdelenir. Francis yaşadığı gerçekliğe dönmüş olmasına rağmen hâlâ sesler duymakta ve ancak ilaçlarla bu sesleri susturabilmektedir. O günlere dair anıları içine bir korku salar ve o da yaşadığı her anı zihninin tozlu raflarından indirip gün ışığına çıkarmaya, yazmaya niyetlenir; elinde kısalıp duran kaleme bir palamar gibi asılarak. Kağıt yerine evinin duvarlarına yazmaktadır hikayesini. Karanlığın içinde ona göz kırpıp duran, delilerin kendisine “Melek” dediği ölüm saçan gizemli bir psikopatla baş etmek hiç kolay olmayacaktır. Gerçekte böyle biri var mı yok mu, o bile bilinmezken.

“Okumayı bitirdiğinizde bile onun hikayesi zihninizi kurcalamaya devam edecek… Katzenbach’ın bu muhteşem, gerilim dolu romanı müthiş bir sürükleyicilikle sizi hayal bile edemeyeceğiniz derinliklere çekiyor.”
-The Miami Herald-


“Katzenbach zirveye yaraşır bir eser yaratmış. Nefesinizi sıkı tutun, kitap sizi hayatın içindeymiş gibi hissedeceğiniz çok farklı bir yolculuğa çıkarıyor.”
-The Denver Post-