"Bir Delinin Güncesi"



Kitabın Adı: Bir Delinin Güncesi
Yazarı: Aslı Erdoğan
Yayınevi: Everest Yayınları
Türü: Yaşantı, Dram, Haber, Günce, Deneme
Sayfa Sayısı: 166
Satın Al: D&R

Tanıtım Bülteni / Arka Kapak:
Merkezin, tüm merkezlerin dışına kaçan, yalnızca kendi çekim alanlarında savrulan, sık sık kendi kara deliklerine düşen yazılardı bunlar. Hayatta her şeyi acemice yapan, ölçü ve stratejiden anlamayan, bir türlü “dediğim dedik” (köşe yazarlarına çok yakışan “kodum mu oturturum!” tavrı) olamayan, travmalarını fazlaca ele veren birinden beklendiği gibi…
Aslı Erdoğan

Yorum

Aslı Erdoğan’ın yazmış olduğu “Bir Delinin Güncesi” adlı kitabını okurken aynı okumuş olduğum “Mucizevi Mandarin” kitabındaki gibi ikilem arasında kaldım. Bu ikilemim ise tamamen yazar yüzünden. Yazar bir şeyleri gün yüzüne çıkarıp yüzümüze çarpıp gözümüze mi sokmak istiyor yoksa, provokasyon mu yapmak istiyor tam olarak anlamış değilim. Belki bunda son günler ve kitabın yazarının da şu anda cezaevinde tutuklu bulunmasının da bir etkisi vardır, bilemiyorum. Yazarımız bu kitabında 80’li yıllara, öncesine ve 90’lı yıllara bolca değinerek cezaevlerinde bir bahane üreterek işkence uygulanan mahkumların sesi oluyor ve o mahkumların ailelerinin de neler yaşadığına değinmeden edemiyor. Bu yazıların hepsi aslında yazarımızın köşe yazılarından alınmış zannedersem. Çünkü belli bir arşiv sırası ile olaylar birbirini takip ediyor. İçimi sızlatan ve lanet ettiğim yazılara şahit oldum ama, okuyup okumamak konusunu size bırakıyorum. Eser deneme, günce nasıl derseniz öyle yazılmış.

 Puanlama:

~Alıntılar~

“İnsanın içindeki her şey hayvandır ama hayvanın içindeki her şey insan değildir.” (Sayfa 66 – Çin Atasözü)

“Bir eliyle öldürürken, diğer eliyle gözünü kapayan tek canlıdır insan” (Sayfa 68)

“ Sonuç’ta değil, Yol’dadır Erdem.” (Sayfa 69)

“Yazan herkese sorulur: Neden yazıyorsun? Kolayca kabul gören yanıtlar şunlardır: Bu bir yaşama biçimi –varoluş biçimi- varoluş mücadelesi. Benim “ezberim” ise şöyle: Kendi sesimi duymak için.” (Sayfa 77)

“Kabala’nın söylencelerinden birini, Meyrink’in romanına konu olan Golem’i biliyor musunuz? Tanrı ilk toprağa üfleyerek can verir ve ilk Golem’i, Adem’i yaratır. Eğer bir haham Tanrı’nın gizli adını çamurdan bir insan heykelciğine söylerse, heykel canlanıp Golem’e dönüşür. Bir yoruma göre, Golem’in alnında EMET yazılıdır, yani GERÇEK. İlk harf silinirse, MET olur, yani ÖLÜM.” (Sayfa 93)