Mutlu Yıllar...

Yeni yıla bir gün kala tüm insanlık aleminin yeni yılını kutlarım. (Tanıtım benim tasarımımdır.)


1 Header = 1 Kitap ~ 1Tasarım = 2 Kitap

Uzun zamandır amatörce desemde profesyonel olarak blog tasarımı ve headeri yapıyorum. Bu yaptığım headerleri bazı arkadaşlara (Kitaplaştığım veya bir şekilde diyaloğumuz geçen arkadaşlar.) hediye ettim ve olumlu yanıtlar aldım. Bunun üzerine bende artık isteyen arkadaşa "1 Kitap karşılığı Header", "2 Kitap karşılığı Tasarım" yapmaya karar verdim. Tabii kitap sevdiğim türde (Fantastik, Bilim-kurgu) olduğu müddetçe evinizden olabilir. Tasarımlarım için Buraya tıklayın.

Yaptığım headerlerimden birkaç örnek;











2012'de Okuduklarım

Okuduğum kitaplarla ilgili yorumlarımı Okuduklarım(Kitap Analizleri) butonuna tıklayarak ulaşabilirsiniz.



"Ölüm Elçisi"

Kitabın Adı: Ölüm Elçisi
Orijinal Adı: Black Night
Yazarı: Christina Henry
Çeviren: Umut Yılmaz Sağırlı
Yayın Evi: Tual Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 301
Tür:  Fantastik  Macera, Gerilim, Aşk, Gizem
Seri: Elçi Serisi II.Kitap (Serinin Adı Bilinmiyor)

Tanıtım Yazısı:
Hisseliğim soğuk nefes, belki’de ölümün inanılmaz sıcaklığı ama kesinlikle bir son değil. OYUN BAŞLASIN ARTIK…

“Son zamanlarda kontrol ettin mi bilmiyorum, ama benim adım eve değil.”
Sağ avucumu açtı ve kılıcımın beni damgaladığı yere dokundu. Bana göz kırptı ve bir anda bir elma şekli belirdi. Parlak kırmızı meyvenin üzerine avucumu kapadım, oda oturduğu yerden kalktı ve bir kedi gibi gerindi.
“Beni istediğin gibi yönetebileceğini düşünme.” diye uyardım.
“Biliyorsun, ben de satranç oynamayı iyi biliyorum.”
Bana gülümsedi, bu cennet bahçendeki yılanın gülümsemesiydi.
“O halde oyun başlasın…”

Alışılmadık dünyası, keyifli kurgu ve karakterleriyle içine çekiyor, son derece başarılı ve etkileyici.
-Romance Junkies-

Hayranlık uyandırıcı… Henry’nin akışı inanılmaz ve sizi içine çekiyor, ayrıca betimlemeler fantastik. Kesinlikle bütün kentsel fantezi hayranlarını bu kitabı okumaya davet ediyorum!
-Read All Over Reviews-

Henry çok profesyonelce yazıyor, karanlık fantezi gizem ve romantizmin lezzetli karışımı hayranları memnun etmiş olmalı.
-Booklist-

Akıllı, seksi ve hoş. Mutlaka okumalısınız.
-Midwest Book Review-

Muhteşem kurgusuyla adeta kendine bağlıyor olabileceğini kim tahmin edebilirdi.
-Errant Dreams-

Sürükleyici bir çıkış romanı… Ölüm Elçisi çok eğlenceli.
-Fresh Fiction-


Yorumum:

Bir yanlışlık sonucu serinin elimde bulunan birinci kitabını okumadan başladığım serinin bu ikinci kitabında Madeline yine Ölüm Elçiliği yapmaktadır. Serinin birinci kitabında akıllarımıza takılan tüm sorulara bir cevap bulabiliyoruz bu ikinci kitapta. Madeline yanına ev cini olan obur dostu Bezle ve Kiracısı ve Koruması olan Gabriel’i de alarak yine ruhları kapıya yönlendirmeye çalışırken bir anda güçleri bloke olur ve bir kurt adamın ölmüş cesedine denk gelir. Bu bir son olmayacaktır. Cesedin biraz ötesinde yaralı bir melek vardır. Bu melek Madeline’a Lusifer’dan bir mesaj getirmiştir. Lusifer, Madeline’nin J.B.’nin annesi olan Amarantha ile arasında barışı sağlaması için elçi olarak Amarantha’nın sarayına gitmesini istemektedir.Serinin bu ikinci kitabında Madeline yine birbirinden farklı düşmanlar edinerek ve yepyeni maceralara atılıyor. İlkine göre bu ikinci kitap benim daha bir hoşuma gitti. Daha bir temposu yüksek bu kitapta beni şaşırtan ve anladığım gibiyse kızdıran bir konuda arka kapak tanıtımında da geçen “Eve” yani “Havva” ile Lusifer’in birlikte olması. İnşallah Havva yerine Havva’nın çocukları olarak kabul edilen kadınları kast etmiştir diye düşünüyorum. Son olarak bu kitabı kesinlikle tavsiye ederim.
Lütfen yorumlarınızı bizden esirgemeyin...

Puanlama:


"Ölümün Soğuk Nefesi"

Kitabın Adı: Ölümün Soğuk Nefesi
Orijinal Adı: Black Wings
Yazarı: Christina Henry
Çeviren: Sena Gökçe Elibal
Yayın Evi: Tual Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 287
Tür:  Fantastik  Macera, Gerilim, Aşk, Gizem
Seri: Elçi Serisi I.Kitap (Serinin Adı Bilinmiyor)

Tanıtım Yazısı:
Hissedebilir, yaşayabilir hatta tadabilirsin onu ama senin için bir son değil belki de daha başlangıç…

Bir ölüm meleği olarak Madeline Black’in görevi taze ölüleri ‘Kapı’ya götürüp öbür dünyaya geçmelerini sağlamak. Peki ya onlar gitmek istemezse!

Başarılı bir kadın kahramana sahip, eğlenceli ve fantastik bir roman
-Publishers Weekly-

Henry yeni nesil için iddialı olacağını bize gösteriyor. Hayat dünyasının geniş arka planı, bol aksiyonlu senaryo ile oldukça iyi uyum sağlıyor ve tatmin edici sonu okuyucularının bir sonraki kitabı heyecanla beklemesini garanti ediyor.
-Midwest Book Review-

‘Şikago sokaklarında hızlı, eğlenceli bir yolculuk. Ölümün Soğuk Nefesi her şeye sahip; gücünü kazanmaya başlayan bir kadın kahraman, kötü adamlar ve seksi, doğaüstü bir aşk hikayesi. Son derece tavsiye edilir.’
-Nancy Holzner-

‘Dünya yapısını seviyorum… İblislerin ve meleklerin olaya dahil oluşu Ölümün Soğuk Nefesi’nin son zamanlarda yazılmış diğer kurgulardan ayırıyor… Alışılmadık dünyası ve keyifli kurgu ve karakterleri dolayısıyla bu yapıtı herkese öneriyorum. Gerçekten, müthiş bir film senaryosu gibi’
-Romantic Times-

‘Hızlı aksiyon, onlarca iblis ve sürekli etrafta dönüp dolaşan gizem, ilginç karakterlerle birleşince eğlenceli bir fantastik roman yaratmış.’
-Monsters and Crities-

‘Henry bu alanda başarılı olduğunu gösteriyor. Hayal dünyasının geniş arka planı aksiyon dolu kurgusuyla ve tatmin edici sonuyla okurlarını bekliyor.’
-Publishers Weekly-


Yorumum:

30’lu yaşlarındaki Madeline Black bir ölüm elçisidir ve bu güç ona ölen annesi Katherina Black’den miras kalmıştır. Bir gün yine bir ölüyü kapıya götürüp öbür tarafa geçirmek isterken saldırıya uğrar ve o anda hiçbir zaman farkında olmadığı güçlere sahip olduğunun farkına varır ve canavarı püskürtmeyi ya da Madeline’nın tabiriyle patlatmayı başarır. Bu güçler Madeline’a Lusifer’in oğlu ve Madeline’nın babası Lord Azazel’den ona geçen güçlerdir. Artık Madeline sıradan bir elçi olmayacaktır ve yeni edindiği düşmanlarla savaşacaktır ama yanında da onu asla terk etmeyecek iki dost; ev cini Beezle ve Kiracı-Koruma Gabriel olacaktır.

Kitabın konusunu böyle kısaca anlattığımda hoşunuza gitmiş olabilir ama beni pek tatmin edemedi. Bir ön karakterin adının sadece isminin baş harfi olan J.B. diye telafuz edilmesi gerçekten çok saçma. Karakterin gerçek adı olan Jake Bennette kullanılsa veya kısaca Jake diye telaffuz edilse daha iyi olurdu diye düşünüyorum. İkinci mevzu ise yine Tual yayınlarından çıkan bu eserde de yazım hataları vardı ve serinin bu ilk çıkış kitabını “ilk kitap” diye belirtmediği ve başlığından da anlaşılmadığı için yanlışlıkla “Ölüm Elçisi” adlı serinin ikinci kitabını okudum ve böylelikle bu kitabın sonunu ikinci kitabından detaylı bir şekilde öğrendim. Kitabın temposunu ise her şeye rağmen düşük buldum ve bazı yerlerinde başka şeyler, başka konular düşündüm ve kitaptan koptum ki bu da kitabın eksi yönlerinden biridir. Çünkü kitap ilk cümlede sizi kendine bağlamalıdır. Hele ki böyle bir fantastik kitapta…
Lütfen yorumlarınızı bizden esirgemeyin...

Puanlama:


Günün Fotoğrafı#5

Canım sıkılınca bende yeni indirdiğim yazı fontlarıyla böyle bir kolaj yaptım. Nasıl olmuş bakalım?


Bu Kapağa Bayıldım#18




"Öykü Yarışması için Destek"

Sevgili Güven Bey blogunda bir öykü yarışması düzenliyordu ve bende katıldım bu yarışmaya. Eğer o değerli oylarınızı benden esirgemezseniz sevinirim. Öykülere ve haliyle yarışmalara ulaşmak için Buraya tıklayınız. İkinci öykü bana aittir. Bilginize...


"Mekanik Kalp"

Kitabın Adı: Mekanik Kalp
Orijinal Adı: La Mecanique du Caeur
Yazarı: Mathias Malzieu
Çeviren: Gülçin Şahin
Yayın Evi: DEX Yayınları
Sayfa Sayısı: 138
Tür:  Fantastik Macera, Dram, Aşk

Tanıtım Yazısı:
Aşk için kalbini yerinden söker miydin?

Edinburg, 1874

Jack dünyanın en soğuk gününde doğar. Ancak kalbi donmuştur. Doğumuna yardım eden yarı-büyücü, yarı-şaman ebe, sakat kalbin yerine bir saat yerleştirerek bebeği kurtarmayı başarır. Jack artık tüm duygusallıklardan uzak durmak koşuluyla yaşayabilecektir: Yani öfkelenmemeli ve en önemlisi aşık olmamalıdır. Ama küçük bir sokak şarkıcısının kor gibi bakışları, kahramanımızın kalbini çetin bir sınamadan geçirir. Her şeyle karşılaşmaya hazır olan Jack, onu İskoçya’nın koylarından alıp Granada’ya değin götürecek ve ona aşkın eziyetle birlikte büyük zevklerini de tattıracak olan, Don Kişotvari bir aşk arayışına atılır.

Aşk gerçeğinin fantastik unsurlarla içi içe geçtiği bu modern masal, ironinin zorlu zirvelerinde geziniyor. Mekanik Kalp, farklı olanı reddetmenin şiddetini, büyük çocukların takdirine sunuyor.

Yorumum

Beklentilerimi asla karşılamayan “Mekanik Kalp” adlı bu kitap beni tam anlamıyla hayal kırıklığına uğrattı. Kitap hakkında anlayabildiğim tek kısım tanıtım yazısında bahsedilenlerden öteye geçmiyor. Dil ve yapı olarak anlaşılabilir ama konu itibariyle bana Serdar Özkan’ın “Kayıp Gül” adlı kitabını çağrıştırdı. Bu kitabı kesinlikle tavsiye etmem ama her zaman dediğim gibi edebi eserler kişiden kişiye farklı duygular gösterir. Yani değişkendir.
Lütfen yorumlarınızı bizden esirgemeyin...

Puanlama:


"İlk Buluşmada Asla Isırma"

Kitabın Adı: İlk Buluşmada Asla Isırma
Orijinal Adı: Never Bita a Boy on the First Date
Yazarı: Tamara Summers
Çeviren: Talin Ataman
Yayın Evi: DEX Yayınları
Sayfa Sayısı: 187
Tür:  Fantastik Gizem,

Tanıtım Yazısı:
Selam, ben Kira. Lise öğrencisiyim. Birkaç sorunum var:

    1.      Ben bir vampirim.

2.      Sınıf arkadaşlarımdan biri öldü. Boynunda diş izleriyle.

3.      Ben yapmadım!(Yemin Ederim.)

4.      Kimse bana inanmıyor. Bu yüzden…

5.      Katili bulmak zorundayım. Üç tane şüpheli buldum bile. (Hepsi birbirinden yakışıklı, hiç sormayın.)

6.      Son olarak: Bunlardan bir tanesine fena aşık olmak üzereyim. Ama… Ya katil o ise?

Yorumum

Kira November hayatına bir vampir olarak başlamamıştır. Geçirdiği bir trafik kazası sonucu ölmek üzeredir ve şimdi yanında yaşadığı vampir ebeveynleri tarafından ölmeden önce dönüştürülmüştür. Bir gün okulda futbol takımının kaptanı Tex, bir vampir saldırısıyla ölür ve Kira’nın vampir ebeveynleri Kira’yı suçlar. Çünkü Kira: daha önce Zach adlı sevdiği çocuğu istemeyerek de olsa bir vampire dönüştürmüştür. Kira biran önce suçsuz olduğunu kanıtlamalıdır ama bu hiçte kolay olmayacaktır. Özellikle de bunlar üç tane farklı ve yakışıklı gençse.Tamara Summers’ın yazmış olduğu “İlk Buluşmada Asla Isırma” kitabına bayıldığımı söylemeliyim. Heleki o finaldeki okuyucuyu ters köşe yapan hamle beni ayrıca etkiledi. Mutlaka her fantastik kitapsevere tavsiyemdir.
Lütfen yorumlarınızı bizden esirgemeyin...

Puanlama:


Yeni Amatör Tasarımımı Nasıl Buldunuz?

Blogumun artık tasarımından bıkmıştım ve sağ ve sol kolon istiyordum. Sanırım bu sefer becerebildim. Sizce tasarımın nasıl olmuş. Yorumlarınızı bekliyorum. Ayrıca tasarım sayfam için Buraya bakmanızı tavsiye ederim.

İşte Headerim. Üzerine okuduğum bazı kitapların resimlerini iliştirdim.



Bu da sitemin resmi tanıtım logosu.


Olmazsa olmaz butonlarım.













"Ölüm Adası"

Kitabın Adı: Ölüm Adası
Yazarı: Engin Eryıldız
Yayın Evi: Arunas Yayınları
Sayfa Sayısı: 409
Tür:  Dram, Bilimkurgu, Macera, Gerilim

Tanıtım Yazısı:
Almanya, İsveç ve Yunanistan’ın ortaklaşa gerçekleştirdikleri, insan genleriyle oynadıkları çok gizli bir proje…

Hiçbir şeyden haberi olmayan iki Türk ailenin Ege Denizi’ne yaptıkları yat yolculuğu…

Vatandaşı olan bir bilim adamını arayan, İsveç istihbaratının üst düzey yetkilisi güzel bir kadın…

Kesişen yollar, nefes kesen bir macera…

Kendilerini bir anda hiç beklemedikleri bir kabusun içinde bulan insanlar için ölümüne bir yaşam mücadelesi…

“Bu kitabı soluksuz okumakla kalmıyorsunuz, adeta çok ustaca çekilmiş bir gerilim ve aksiyon filminin oyuncusu da oluyorsunuz. Maceraya mutlaka katılın.”
-Sumru DİNÇEL-

“Ölüm Adası bir gün içinde hiç ara vermeden okuduğum ender kitaplardan biri oldu. Türün meraklıları tarafından kesinlikle okunması gereken bir macera…”
-İhsan KILIÇKAYA-

“Engin Eryıldız’ın bu kitabı da en az ilki kadar başarılı… Daha önce hiçbir kitabı okumadığım kadar hızla ve heyecanla okudum. Temposu hiç düşmeyen bir macera, kesinlikle tavsiye ederim.”
-Adnan GÜNEŞ-

“Bu kitabı okuduktan sonra, bir yat sahibi olarak, artık eskisi kadar rahat yat yolculuğu yapmayacağıma eminim. Bugüne kadar okuduğum en heyecanlı ve gerilimli roman…”
-Atilla Önasya YÜKSELAL-


Yorumum

Sevgili ablacım Yüreğimin İklimi’nin bana göndermiş olduğu “Ölüm Adası” adlı kitabı da okumuş bulunuyorum. Kitap her açıdan beni büyüledi ve gerilimi ve dramı içimde hissettim diyebilirim. Gerçekten çok ama çok harika bir kitaptı. Ayrıca bu kitabı yazanın bir Türk yazar olması beni ayrıca mutlu etti. Kitabın konusuna gelirsek; Eira, İsveçli bir ajandır. Daha önceleri İsveç’inde yardım ettiği bir gen araştırması (Ejder İni Projesi) durdurulmuştur fakat İsveçli kötü bilim adamı Gunnasor geri İsveç’e dönmemiş ve bu araştırmaya başkaları için devam etmiştir. Eira’da aldığı emir doğrultusunda Yunanistan’ın temin etmiş olduğu adaya giderek Gunnasor’u geri İsveç’e getirip yargılanmasını sağlayacaktır ama hiçte kolay olmayacaktır. Ergün ise; zengin ve başarılı bir estetisyendir. Karısı Emel ve iki dostu ve onların kızı Melisa, kaptan ve çırağı Hüseyin ile Ergün’ün kendi yatı ile Ege yolculuğuna çıkarlar ancak bir fırtına sonucu gemi kayalıklara çarpıp batar. Bu fırtına sonucunda Ergün, arkadaşının kızı Melisa ve Kaptan kurtulur ancak kısa bir süre sonrada kaptan köpekbalıkları tarafından parçalanıp öldürülür. Ergün ve Melisa ise önce yüzerek mercan kayalıkları üzerine çıkar, ertesi günde Eira’nın da “Ejder İni Projesi” için gittiği adaya yüzerek ulaşırlar. Burada onları genleri değiştirmiş et yiyen bir nevi zombi canavar-insanlar beklemektedir. Ayrıca bunlara birde Eira’nın peşindeki düşmanlar eklenince müthiş bir macera ve gerilim oluşuyor.

Bu kitabı kesinlikle herkese tavsiye ederim. Okurken kendinizi bir Hollywood filmini izlerken bulacaksınız adeta. Bana bu kitabı hediye eden sevgili Yüreğimin İklimi’ne bir kez daha teşekkür ederim.
Lütfen yorumlarınızı bizden esirgemeyin...

Puanlama:


Elife'den Gelen Kitap Ayraçları#4

Sevgili ablacım Elife’nin bana göndermiş olduğu son altı kitap ayracımı sizlere sunarken, bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum ablama.



"Zehir Yiyenler ve Diğer Hikayeler"

Kitabın Adı: Zehir Yiyenler ve Diğer Hikâyeler
Orijinal Adı: The Poison Eaters and Other Stories
Yazarı: Holly Black
Çeviren: Bilge N. Zileli Alkım
Yayın Evi: DEX Yayınları
Sayfa Sayısı: 199
Tür:  Fantastik Hikâye

Tanıtım Yazısı:
Öpücükleri ölümcül, zehirli kızlar… Şeytanla girişilen bir yemek yeme yarışı… Aşk arayışıyla Demirülke’ye geri dönen periler… Manyakça bir Baküs ayinine dönüşen mezuniyet balosu… Karanlık fantastiğin usta kalmi Holly Black, tüyleri diken diken eden tuhaflıkta, gerilim dozu hiç düşmeyen, beklenmedik bir mizaha sahip on iki öyküyle iyi tanıdığınızı sandığınız fantastik yaratıkları bambaşka bir kılığa büründürüyor.

New York Times Çoksatanlar Listesi yazarlarından Holly Black, her zamanki kara üslubuyla okurlara on iki ayrı öykü sunuyor. Black’in hayranları, onun kaleminde alışkın oldukları, sınırları zorlayan, hiç de sevimli olmayan fantastik dünyaya Zehir Yiyenler’de yeniden kavuşacaklar.


Yorumum:

Fantastik kurgu deyince akla ilk gelen Holly Black, okurlarını tam anlamıyla büyülüyor. İçinde on iki fantastik öykü kitabı olan “Zehir Yiyenler ve Diğer Hikâyeler” kitabında; Vampirlerden Perilere, Kurt Adamlardan zehir yiyen kızlara kadar birçok konuya sahip öykü bulabilirsiniz. Her yaştan insanın okuyabileceğini düşündüğüm bu kitap sizi bambaşka diyarlara götürürken dildeki sadelik sayesinde konuya rahatça hakim olabiliyorsunuz. Herkesin okumasını tavsiye ederim.
Lütfen yorumlarınızı bizden esirgemeyin...

Puanlama:


Elife'den Gelen Kitap Ayraçları#3

Bana bu güzel Osmanlı Nazarlıklı olan ayraçları gönderen Elife Ablamın blogu için Buraya tıklayın.


"Daima Cadı"

Kitabın Adı: Daima Cadı
Orijinal Adı: Always a Witch
Yazarı: Carolyn MacCullough
Çeviren: Sibel Kısacık
Yayın Evi: Tual Yayınları
Sayfa Sayısı: 256
Tür:  Fantastik  Macera

Tanıtım Yazısı:
Sürükleyici ve duygusal bir maceranın içine çekilmeye hazır mısınız? Carolyn MacCullough, akıcı üslubu ve çekici kelimeleriyle inanılmaz keyifli bir kurgu-maceranın içine sürüklüyor bizi. Geçmişten ışınlanıp gelen “Knight”lar, Greene ailesinin geleceğini yok etmeye çalışıyorlar, ailenin en küçük kızı Tamsin, hayatını feda etmek uğruna geçmişe ışınlanıyor. 21. yüzyılda yaşayan Tamsin, 19.yüzyılda yaşadıklarıyla soluk kesici bir mücadelenin içinde bir yandan aşkını korumaya çalışıyor, bir yandan da geleceğin korunması için büyük bir uğraşı veriyor. İyi ve kötünün destansı savaşı ve büyüleyici ilk öpüşme sahnesini de eklersek, oldukça iyi. Birbirilerinin bedenlerinin içine giren cadıların inanılmaz serüveni, bir film izler gibi izleyeceğiniz anlatımıyla sizi bağlıyor. Bir sonraki sayfayı merakla çevireceğiniz bu kitabı okurken arkanıza yaslanın ve inanılmaz bir cadı macerasına doğru yol almaya başlayın.

“Özünde büyüleyici ve romantizm ile fantastik bir kentsel fantezi.”
-New York Times-

“MacCullough diyalogun kusursuz, yolculuğun büyüleyici.”
-Kirkus Reviews”

“MacCullough’ın şimdiki zamanı kurnazca kullanabilmesi ve yazıyı görsel boyutlara taşıması, kitaba artı katıyor.”
-Kirkus Reviews-

“İlgi çekici ve şık bir kentsel fantezi.”
-Publishers Weekly”


Yorumum

MacCullough’ın yazmış olduğu “Daima Cadı” adlı beni konu ve dil konusundan hayal kırıklığına uğratmasa da tasvir ve basım konusunda hayal kırıklığına uğrattı. Karakter tasvirinin eksikliği yönünden aşçının bir kadın olduğunu, Tamsin’in sevgilisi Gabriel’in de bir erkek olduğunu ancak kitabın sonunda anlayabildim. Matbaa ve yayınevine değinmek bile istemiyorum. O ne yazım ve imla hatasıdır öyle, her sayfada en az iki-üç tane yazım hatası bulmanız mümkün. ‘dedi’ yerine bazen ‘der’ diye yazılmalar bile var. Anlaşılan o ki kitabı basıma hazırlayanlar basım yapılmadan önce kontrol etmeyi hiç mi hiç akıllarına getirmemiş. Kitabın arka kapak tanıtımı her ne kadar kitabın konusunu açıklasa da bende biraz bahsedeyim.Tamsin Greene, doğduğunda cadı olan ailesi gibi herhangi bir gücü yoktur ama ilerideki zamanlarda bir gücünün olduğunu fark etmiştir. Cadıların kendine has güçlerini engelleyebilmekte ve kendi üzerinde üç kere denenmeye çalışıldığında o güce sahip olmaktadır. Ablası Rowena’nın düğününe üç gün kala Alistair Knight adlı bir aile düşmanı evlerinin salonunda belirir ve intikam almak için geçmişe 19.yüzyıla gideceğini söyler. Bunun üzerine Tamsin’de geçmişe gidip Alistair’i engellemek ister ama 19.yüzyıla geldiğinde neler olacağını bilmemektedir. Dahası geçmişteki ailelerinin de nerede yaşadığını bilmemektedir. Üstelik Knight ailesinin evine casus-hizmetçi kılığıyla girer.
Lütfen yorumlarınızı bizden esirgemeyin...

Puanlama:


Elife'den Gelen Kitap Ayraçları #2

Sevgili Elife ablamın bana göndermiş olduğu kitap ayraçlarının ikinci beşli grubunu umarım beğenirsiniz. Bu arada Elife Ablamın bloguna Buradan ulaşabilirsiniz. Kendisinde bu ayraçlardan fazla varmış ve isteyene kendisi hediye ediyor.

Ayraçlarımın bu beşlisi Topkapı Sarayı minyatürlerindendir.




"1002. Gece Masalları"

Kitabın Adı: 1002. Gece Masalları
Hazırlayan: Yiğit Değer Bengi
Yayın Evi: Metis Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 236
Tür:  Fantastik Öykü, Gizem

Tanıtım Yazısı:
Yazı serüvenine doğrudan doğruya “fantastik” yazarak atılan yazarlarla, yıllardır yazdığı öykülerin içine hiç usanmadan fantezi ve bilimkurgu katan yazarlar yan yana duruyorlar bu seçkide. Bu anlamda Türkçe edebiyatında bir ilk 1002.Gece Masalları; farklı edebi geleneklerden gelen, farklı kuşakların öykülerini ortak bir paydada buluşturuyor.

Ne de olsa her öykü sözün güzelliği için okunur!


Yorumum

Perg Efsaneleri Serisi’nin yazarı Barış Müstecaplıoğlu’nun adını gördüğüm için aldığım “1002.Gece Masalları” kitabının içinde on iki yazardan on iki farklı öykü bulunuyor ve bunların tek ortak yanı fantastik olmaları. Şunu kısaca söyleyebilirim ki beni içinde tatmin edebilecek üç-dört öykü bulabildim ancak ve okurken ismi gibi 1002 Gece sürdü zannettim. (Geriye kalan öyküler için geçerli.) Anladığınız üzere kitap beni pek tatmin etmedi. Kesin bir şekilde tavsiyede etmem. Okumak isteyen arkadaşlar okusunlar. Şunu söylemeliyim ki her edebi eser her insanda farklı duygular çağrıştırır. Bu yüzden bence okuyun ama dediğim gibi ben tavsiye etmem.
Lütfen yorumlarınızı bizden esirgemeyin...

Puanlama:


"Ozan Beedle'ın Hikayeleri"

Kitabın Adı: Ozan Beedle’ın Hikâyeleri
Orijinal Adı: The Tales of Beedle the Bard
Yazarı: J.K. Rowling
Çeviren: Sevin Oktay – Kutlukhan Kutlu
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 100
Tür:  Fantastik Macera, Öğütsellik

Tanıtım Yazısı:
Ozan Beedle’ın Hikâyeleri’nin içerdiği her biri kendine özgü sihirli bir karaktere sahip birbirinden farklı beş masal, okuyanlara bazen neşe, bazen kahkaha, bazense ölümcül tehlikenin heyecanını yaşatacak.

Profesör Dumbledore’un her bir öykü için kaleme aldığı ek notlar hem Muggla’ların hem de büyücülerin hoşuna gidecek. Bu notlarda Profesör masalların anlattığı ahlak kuralları üzerine akıl yürütüyor ve bu arada da Hogwarts’ta yaşama dair küçük bilgi kırıntıları sunuyor. Yazar J.K. Rowling’in elinden çıkan çizimlere yer veren bu benzersiz büyülü kitap, yıllar boyu elden düşmeyecek.


Yorumum

J.K. Rowling’in yazmış olduğu “Ozan Beedle’ın Hikâyeleri” size bilinen hikâyelerden daha öteye, fantastik dünyaya taşıyor. İçinde beş farklı hikâyenin bulunduğu “Ozan Beedle’ın Hikâyeleri”nde sevemediğim tek kısım; Profesör Dumbledore’un hikâyeden fazlaca uzun olan görüşleri. Bu arada beşinci hikâyemiz olan “Üç Kardeşin Hikâyesi” aynı zamanda “Harry Potter ve Ölüm Yadigârları” filminde de geçiyordu. Filminde diyorum çünkü “Harry Potter” serisinin henüz hiçbir kitabını okumadım. Ama bu kitap konusunda şunu kesinkes söylemeliyim ki mutlaka okuyun. Çünkü bu birbirinden güzel hikâyelerde birbirinden güzel dersler edineceksiniz.
Lütfen yorumlarınızı bizden esirgemeyin...

 Puanlama:


"Tape'den Kodese: Sus Ulan Polis Dinliyor!"

Kitabın Adı: Tape’den Kodese: “Sus Ulan Polis Dinliyor"
Yazarı: Savaş Akın – Lokman Dağ
Yayın Evi: Postiga Yayınları
Sayfa Sayısı: 188
Tür:  Araştırma, Komedya

Tanıtım Yazısı:
"Ayşe Arman, sevgili Yılmaz Özdil'le röportaj yaparken benim televizyonculuğumu soruyor. Yılmaz da 'Uğur Dündar televizyonculuğun ZEUS'udur' diyor. Röportajın yayınlanmasından sonra bazı yakın dostlarım bu tanımı kullanıp, bana takılmaya başladılar. Ben de şakayı sevdiğim için aldırmadım. 

Bunlardan biri de sevgili Nedim Şener'di. 
Sık sık telefonla konuştuğumuz günlerin birinde Nedim aradığında 'Nasılsın Zeus?' dedi.
Ben de şakayı devam ettirerek 'Sağol Apollon sen nasılsın?' diye cevap verdim. ... 
Nedim'in telefonda bana hitap ederken kullandığı 'ZEUS' tapelere 'deyyus' olarak geçmiş! Güler misin, ağlar mısın? ..."
Uğur Dündar

"Elinizdeki kitap, ülkemizde çok acı ve üzücü anıları akla getiren 'telefon dinleme' olayına farklı bir boyut getiriyor. Yasal dinlemelerle suç örgütlerinin karanlık ilişkileri ortaya çıkarılırken, okuyucunun gülmekten kendini alamayacağı sahneler, diyaloglar sergileniyor. Telefonlarının dinlendiğini bilen kişilerin, buna bir önlem olarak, kısık sesle konuşmaları gibi mizah tonu yüksek yaşanmışlıklara yer veriliyor. Böyle bir kitap insanların düşgücünden değil ancak hayatın içinden kaynaklanabilirdi. Çünkü hayat, düşgücünden daha zengin. 
Kitabı okudukça bana hak vereceksiniz."
Zülfü Livaneli 

"Gazetecilik için 'objektif' meslek denir. Halbuki, fotoğraf makinesi'nden ibaret değildir. Telefon ahizesi'dir aynı zamanda… Çünkü, gördüklerimiz bazen flu olabilir ama, duyduklarımız her zaman nettir. 
Türkiye gerçeğini kulak'tan anlamamızı sağlayan, kahkahalarla okuyacağınız bir kitap bu."
Yılmaz Özdil

"Muhabir; günlük düşünür, günlük üretir... Habercilikte; özelllikle de televizyon haberciliğinde ne yazık ki dün yoktur bugün vardır. Ancak kanımca hayata not düşmek de gerekir. Genç ve yetenekli televizyon muhabirlerinin yazdıkları kitaplar beni çok mutlu ediyor. Aynı çatı altında çalış- tığım genç ve yetenekli haberci Lokman Dağ ve arkadaşı Savaş Akın, uydudan uçup gitmemesi gereken bilgileri damıtarak kitaplaştırdı. Okuyunca iyi de ettiğini gördüm... Sanırım siz diğer okuyucular da göreceksiniz ve de tebessümle okuyacaksınız."
Doğan Şentürk
"Telefon dinlemelerinin perde arkasında yaşananlar fıkra gibi olabiliyormuş. Okurken bu kadar da olmaz diyeceğimiz, tam bir durum komedisinin içinde buluyorsunuz kendinizi. 
Hızlı akan hayatın içinde size farklı duygular yaşatan eğlenceli bir kitap..."
Burak Özçivit
"Ben hep kulakmisafiri oldum. Hiç telekulak misafiri olmamıştım. Size okuyunca ne olur bilmem ama, 
benim gülmekten ömrüm uzadı kesin... "
Gupse Özay


Yorumum

“Tape’den Kodese: Sus Ulan Polis Dinliyor” kitabını ilk Beyaz Show programında duydum ve Tüyap’ta da görünce hemen aldım ama pek beğenmedim. Tamam, kısa diyaloglar çok harika ama uzun diyaloglar can sıkıcı. Kesinlikle memnun kalmadığımı söyleyebilirim. Kitap konu olarak Polis dinlemelerine takılan kişilerin sadece komik diyaloglarıyla daha iyi olabilirdi.

Kitaptan Komik Bir Diyalog:
-Abi sana bir büyük bir de küçük portakal gönderiyorum.-Tamam abi. Ama hangisi uzun namluluydu?-Hay ben senin abinin ta.… Sus lan kapat… koyayım…
Lütfen yorumlarınızı bizden esirgemeyin...

Puanlama: