"Saatçi Peygamber"



Kitabın Adı: Saatçi Peygamber
Yazarı: Necati Göksel
Yayınevi: Altın Kitaplar Yayınları
Türü: Tarihi, Tasavvuf
Sayfa Sayısı: 264
Satın Al: D&R

Tanıtım Bülteni / Arka Kapak:
Halepli bir tüccarın oğluyken, korsanlar tarafından esir alındı. İtalya’da satılarak vaftiz edildi. Efendisi Giovanni, ülkenin en usta saatçilerindendi. Zekasıyla parladı. Ustasının gözdesi oldu. Sonra gizemli bir olay gerçekleşti ve onu başka şehirlere, başka topraklara, başka alemlere sürükledi. Her dinden, her dilden insanla yarenlik etti. Fani aşkla, ilahi aşkla savruldu durdu.

Harran şehrine geldiğinde 15 yıldır diyar diyar gezmekteydi. Hiçbir dini reddedip yok saymadan, tıpkı kendinden önceki yol erbabı gibi her inançtan insana kucak açtı. Zihinleri sorularla dolup taşanlar onun irfanından damlayan sözcüklerle kendilerini yeni ve cezbedici bir anlatıda buldular. Ardındaki kitle büyüdükçe onun ufku da büyüdü. Öyle ki, zamanın en güçlü hükümdarı Timurlenk’e yöneltti bakışlarını ve lanetini. Doğu’nun ilk saat kulesini yaptı. Saat çınladıkça fani hayatın ninnisi her yerde yankılansın istedi.

1400’lü yılların şafağıydı. Kimi ona evliya dedi; kimi ermiş, kimi peygamber, kimi de sapkın. O ise kendisine sadece “fani” sıfatını uygun gördü.

Bu romanda, İtalya’da köle olarak satılan bir Müslüman çocukken, yıllar sonra menkıbesini Doğu’da aramaya başlayan Kınalı Peygamber’in ilginç ve gizemli öyküsünü bulacaksınız.
Yorum

Halepli Müslüman bir tüccarın oğlu olan Kutay, korsanlar tarafından kaçırılarak ünlü bir saat ustası olan Giovanni’ye satılır. Kısa sürede Giovanni’nin gözüne giren Kutay, ondan; saat yapmayı, demirciliği, lisan ve dil öğrenir ve bu süre içinde onun kızı Maria’ya da aşık olur. Bu aşk karşılıklıdır, ama bir türlü birbirlerine açılamazlar ve Maria ölür. Bu aralarda Kutay’ın elinde bir cumartesi günü kızıl kınadan bir işaret belirmiştir ve hangi din adamına yorumlattıysa bunun tanrının bir işareti olduğunu ve artık dinini seçmesi gerektiğini belirtir. Yolda tekrar ustasının yanına, atölyeye dönerken bir çingeneye ekmek verir ve o da karşılığında falına bakıp doğduğu yerelerde dininin özünü araması gerektiğini belirtir. Kızı öldükten sonra Kutay’ın da azap çektiğini gören Giovanni, Kutay’ı azat eder ve böylece Kutay’ın on beş yıllık arayış sonrası Harran’a gelip küçük bir ev alır ve bir kısmını saat yapma atölyesine çevirir. İlk eserini kapının önüne çıkardığında hayretle karışık alay konusu da olur. Kısa süre sonra onunla muhabbet edenler onun ilmini dinleyip, ona biat edeceklerdir. Kimisi onu bir ermiş, kimisi ise; Peygamber diyecektir. Bu yolda birde ona inanan bir dostu olacak ve onun kızına aşık olup fani aşkı da tekrar tadacaktır. Bu dostu da Borgos adında bir tüccardır.

Okurken zevk aldığım, beğenerek okuduğum bir kitap oldu benim için “Saatçi Peygamber”.
İçindeki derin tasavvufi bilgi ile ufkunuzu aydınlatıyor diyebilirim. Beni tek rahatsız eden unsur: içindeki “Peygamber” ibaresi. Bence karakter inkar ederken sesi biraz yükselmeliydi. Onun dışında oldukça sakin giden güzel bir kitaptı diyebilirim.
Puanlama:


"Tecrübe her zaman bilgelik getirmez. Bazen iyi bir gözlemci bile bizim göremediklerimizi görebilir." (Sayfa 16)
"Beden kirliyse ruh da kirlidir. Ruh temizse beden kirli kalamaz. Bir saatin düzeneği nasıl ince bir ustalıkla çalışıyorsa insan ruhunun da cilaya ve bakıma ihtiyacı vardır." (Sayfa 32)

"İnsan bir kabuktur. Kabuğa ne sararsan sar, kabuğun şekli değişmez, önemli olan ruhtur." (Sayfa 43)

"Bir dikeni pamuğa da sarsan, yüne de sarsan, ipeğe de sarsan, açtığında tutunca elini kanatır, oysa güzel bir çiçeği kirli çaputa da sarsan açtığında göz alır." (Sayfa 44)

"Göz her şeyi görür ama kendini görmez dostum. Erdem öyle bir şeydir ki, asla kendini fark etmez. Bunu fark etttiğin andan itibaren erdem saflıktan sıyrılır." (Sayfa 58)

"Ben menkıbelerimi aramaya çıkıştım. Aradığımın, hayatın altındaki derin hikmet olduğunu kavradım ve bunu içselleştirdim. Fakat arayış hiçbir zaman bitmez. Oldum, bittim, diyemezsiniz. Dediğiniz an, sizin bittiğiniz vakittir." (Sayfa 67)

"Karşısında kendi ruhunun yansıyacağı bir ayna görürse ve karşısındaki de aynı yansımayı diğerinden alırsa bu aşktır. Bunun bir kadınla bir erkek, hemcins iki insan ya da Tanrı ile kul arasında olması fark etmez, hepsi de aşktır. Adı bazen aşk, bazen dostluk, bazen esriklik de olsa aşk bence böyle bir şeydir." (Sayfa 141)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kopyala-Yapıştır yaparak İfade bırakabilirsiniz!
😂😉😊😋😍😘😗😙😚🙂🤗😇🤓🤔😐😑😶🙄😏😯🤐😮😥😣😒😓😔😕🙃😟😞😖🙁😢😭😦😰😳😵😡😠