"Asi Periler: Sihir Avcısı"

Kitabın Adı: Asi Periler: Sihir Avcısı
Orijinal Adı: Faery Rebels / Spell Hunter
Yazarı: R. J. Anderson
Çeviren: Gülce Erhan Baltaoğlu
Yayın Evi: Epsilon Yayınları
Sayfa Sayısı: 264
Tür:  Fantastik Macera, Gizem, Aşk

Tanıtım Yazısı:
Periler hakkında bildiğiniz her şeyi unutun… Onların sihir yapan, muzip yaratıklar olduğunu mu düşünüyorsunuz? Meşe Ülkesi’nde değil… Artık değil…

Büyük Meşe Ağacı’nın derinlerinde, sihirle değil ama sırlarla dolu, ölmekte olan bir peri ülkesi yatar. Uzun zaman önce periler gizemli bir şekilde sihir yapma güçlerini yitirmişlerdir. Güçlerinden mahrum kaldıkları için hem bencilleşmiş hem de tutuklaşmışlardır. Artık yalnızca sayıları azalmamıştır; aynı zamanda hayatta kalmaları tehlike altındadır.
Sadece bir genç peri, Hançer, halkının sihir gücünün nereye gittiğini bulup onu geri almaya kararlı. Hemcinslerinin aksine Hançer sert ve bağımsız. Üstelik hiçbir şeyden korkmaz; kötü kargalardan, müsamahasız Kraliçe Peri’den veya yakınlarda yaşayan büyüleyici insanlardan hiç mi hiç korkmaz. Ne var ki Kraliçe Peri’ye karşı gelip Paul adında bir insanla arkadaş olunca Hançer’in araştırmaları düşündüğünden daha çok tehlikeye girer. Acaba yardım etmesi konusunda Hançer Paul’e güvenebilir mi, yoksa Hançer diğer perileri yok olmanın eşiğine çoktan getirmiş olabilir mi?
Yazarlığa yeni adım atan R.J. Anderson, bu kitabında sıra dışı bir fantastik dünya yaratmakla kalmıyor; aynı zamanda koca bir peri halkının kaderinin cesur ve asi bir periye bağlı olduğu şaşırtıcı bir dostluk ve macera öyküsü de anlatıyor.

Yorumum

R.J. Anderson’ın yazmış olduğu bu kitabı tam anlamıyla elimden bırakamadım diyebilirim. Kitabı okumak yarım günümü aldı. Gerçekten Epsilon Yayınları’nı böyle güzel bir kitabı çevirdikleri için teşekkür ediyorum. En iyisi daha fazla uzatmadan konuya geçeyim.

Meşe ağacının içinde yaşayan tüm periler bir tür kötü güç tarafından sihir yapamamaktadır. (Bu sihir bir tek meşe ağacının o an içinde olanları etkilemiştir.) O an meşe ağacının içinde bulunmayan ve sihirleri bu sayede korunmuş olan Zambak, meşe ağacına kraliçe olur ve perilerin meşe ağacından dışarı çıkmalarını yasaklar. Dışarı bir tek toplayıcılar ve avcılar çıkarak perileri doyurmak için sebze ve et getirirler. İlerideki zamanlarda süt ve üvey annesi olan Menekşe ile yaşayan Sarmaşık (Bir peri ölünce yerine kendiyle aynı ismi taşıyan bir yumurta bırakıyor ve yumurta çatlayınca başka bir periye büyütmesi ve bakması için veriliyor.) bir gün dışarı merak edip meşeden çıkar ve kraliçenin avcısı Alıç tarafından yakalanır. Bu onun başka bir kişiye verilmesine neden olur çünkü Sarmaşık’ın dışarı çıkması sonucu bir insan çocuğu -Paul- onu görmüştür. Yedi yıl sonra Sarmaşık’ta her periye uygulanan gelenekler doğrultusunda bir birime atanacaktır. Sarmaşık bir toplayıcı olmak ister. Çünkü; meşeden dışarı rahatça çıkabilecektir ama kraliçe onu Alıç’ın yardımcısı ve gelecekteki avcı olarak seçer. Bu Sarmaşık’ın daha mutlu olmasını sağlar. Zaman ilerledikçe Sarmaşık başarılı olur ve hiçbir avcı perinin yapamadığını yaparak bir karga öldürür ve bundan sonra adı Hançer olur. Asıl maceraları da bundan sonra başlar. Başka bir kargayı (Yaşlı Pellinot) öldürmek isterken yaralanır ve yıllar önce gördüğü o küçük çocuğun, Paul’un, kucağına düşer. Paul, Hançer’e göre bir tahtta oturmaktadır ama aslında bir kaza sonucu sakat kalmıştır.Gerçekten olağanüstü bu kitabı tüm fantastik macera seven okurlara tavsiye ederim.
Lütfen yorumlarınızı bizden esirgemeyin...

Puanlama:


Liebster Book Blog Awards (Favori Kitap Blogu Ödülü)


Sevgili Kitap Kumbaram, beni Liebster Book Blog Award’a (Favori Kitap Blogu Ödülü) aday olarak göstermiş. Kendisine çok ama çoook teşekkür ediyorum. Kuralları ise çok basit: öncelikle kendinle ilgili on bir şey açıklayıp sonra da izleyici sayısı 200’den az olan on bir bloga on bir soru soruyorsun.

Kendimle ilgili 11 Gerçek:

1) Liseden geçen yıl mezun olmama rağmen hayla ne üniversiteliyim ne de bir işte çalışmaktayım.

2) Hayvanlar konusunda çok bahtsız ve günahkârımdır. Annem eve civciv getirdiğinde yengeme bunlar ne yerler diye sorduğumda bulgur ver demişti ama bulguru haşlanmadan vermememi söylememişti. Bu yüzden zavallı hayvan boğularak öldü. Kedim doğum yaptığında evi boya yapmıştık ve haylaz yavrular boyanın içine girmişti. Ben erken hepsini temizledim gerçi ama erken doğduğu için tüysüz olan “Zeytin”i özellikle bir kazağıma sarıp yatağıma aldım ama yanlışlıkla ben uyuyunca zavallı hayvan boğularak öldü. Bir diğer hayvanım ise bir su kaplumbağasıydı. Uzman TV’de su kaplumbağalarının kabuğunda bir bakteri oluşup kabuğu yumuşatarak ölümüne neden oldukları izledikten sonra kaplumbağamın kabuğunu bir diş fırçası yardımıyla temizledim ama ertesi sabah su kaplumbağam öldü. Nedeni mi? –Kabuk yumuşaması. Yüce Rabbim beni affetsin. –Âmin!

3) Son hayvanım bir muhabbet kuşu. Cinsi erkek ve adı “Çapkın”. Bu kuşu bana kuştan kurtulmak isteyen komşum bayram haçlığı olarak verdi. Geçenlerde birçok hayvanın ölümüne neden olduğumu bilen yiyenim “Hayla yaşıyor mu?” diye sordu bana.

4) Kitap okuma alışkanlığım tam olarak üç yıl önce bir blog açtığım zaman başladı. Bu üç yıllık zamandan öncesini bu yüzden karanlık dönem olarak kabul ediyorum.

5) Kitap okumayı çok severim ama gel gör ki test çözmeyi ve ders çalışmayı asla sevmem. Sınav öncesi çalıştığım konular ama mutlaka bana yardımcı olur ve sınıfı geçerim. (Sınav öncesi hangi arkadaşıma şurayı çalış demişsen orası asla çıkmaz deyip çalışmamıştır ve orası mutlaka sınavda çıkmıştır.)

6) Ailece bir alışverişe çıkmaktan nefret ederim. Düşünsenize iki ablanız ve anneniz elbise mağazalarının hepsini dolaşırken siz süs köpeği gibi peşlerinde dolaşmak zorundasınız. Bu yüzden mutlaka bir AVM’ ye gitmeyi tercih ederim. Çünkü; içeride mutlaka bir kitapçı vardır ve orası tamda benim aradığım yerdir.

7) 20 TL’ye bir kitap almak yerine 20 TL’ye üç-dört kitap alıp daha fazla macera yaşamak her zaman benim için idealdir.

8) Elbise alımında kararsız ve aç olmasam da Kitap alımında her zaman kararsız ve açımdır.

9) Annem ve Babam ben daha yedi yaşındayken (İlkokul 1.sınıf öğrencisiyken)ayrıldılar ama ancak üç yıl önce boşanabildiler. Şöyle itiraf etmeliyim ki bütün suç babamındı. Evliliğine sadık kalamadı.

10) Kıştan da yazdan da nefret ederim. Kışın soğuğa karşı hassasiyet yüzünden kalın giyinmem gerekirken yazın da güneşe alerjim yüzünden uzun kollu giyinmeliyim.

11) En kötü yanım çok ama çok ama çok konuşmam. Bazen bugün kimseyle konuşmayacağım diyorum ama yine de dayanamayıp konuşmaya başlıyorum. Bu yüzden en fazla iki-üç arkadaş edinebiliyorum.

Evet, şimdi de Kitap Kumbaramın sorularına cevap vereyim.

1) Kaç Yaşındasın? = 20 yaşındayım ve yakında (Üniversiteyi kazanamazsam) Asker yolcusuyum.

2) Uğruna inandığın bir eşyan var mı? = Ben yalnızca yaratana inanırım. Bu yüzden benim uğrum dualarımdır.

3) En sevmediğin özelliğin nedir? = Daha öncede, kendi hakkımdaki gerçekleri anlattığım sırada belirttiğim gibi çok konuşma özelliğimden nefret ediyorum.

4) En sevdiğin kitap nedir? = Aslında en sevdiğim kitap diye bir genelleme yapmak istemem çünkü ben yalnızca fantastik, bilimkurgu ve macera kitapları okumayı sevenlerdenim. Bu yüzden de okuduğum her kitap benim için en güzel kitaptır. Yalnız bir Türk yazarın elinden çıkan her kitap benim için en sevilen kitaptan bile daha fazla sevilendir.

5) En sevmediğiniz kitap nedir? = Tür üzerinden gitsem daha iyi olur sanırım. Aşk romanlarını, felsefi romanları, kişisel gelişim romanlarını asla ama asla sevmem.
6) Siyah mı, Beyaz mı?(Neden) = İkisi de değil. Bir insan ne fazla siyah olmalı ne de fazla beyaz olmalı. Bence ikisi de eşit olmalı niyang sembolü gibi siyahın içinde beyaz, beyazın içinde siyah vardır. Ama yinede ben bloğumun adında da olduğu gibi renkli olmayı sevenlerdenim.

7) Hayatta vazgeçemeyeceğin 3 şey nedir? = Ailem, kitaplarım ve yazma tutkum.

8) Canan Tan mı, Elif Şafak mı, Ayşe Kulin mi? = Tüm kalbimle Ayşe Kulin. Şöyle ki; Canan Tan okuru kitabın başında sıkıp sonradan açılanlardan ama bu durum okuru sıkıyor. Bu yüzden sadece “Piraye” adlı eserini okuyabildim. Elif Şafak’ın bir tek “Baba ve Piç” adlı kitabını okuyabildim ve sonu gerçekten beni derinden sarstı. Bir gün bir roman yazma girişimimde annem bana bu çok tepki çeker demişti ama eminim “Baba ve Piç” kadar tepki çekmezdi. Ayşe Kulin ise benim tam anlamıyla idolüm. Keşke onun gibi bir yazar olabilsem. Hal ve tavırlarıyla, yazdığı eserlerle vazgeçemeyeceğim yazarlardan. Ne yazık ki şu anda sadece iki kitabını okuyabildim ama en kısa zamanda bütün eserlerini okumak isterim.

9) Hediye vermek mi, hediye almak mı? = Hediye verdiğim kadar almasını da severim. Hediye vermeyi de almayı da kim sevmez ki?

10) Bu yılki okuma hedefin kaç? = Hiçbir zaman kendime bir okuma hedefi belirlemedim. Okuyabildiğim müddetçe okumayı planlıyorum.

11) Yazsaydın hangi yazar olmak isterdin? = Fantastik edebiyatta Barış Müstecaplıoğlu gibi olmak isterken yazacağım veya yazabileceğim diğer eserlerimde Ayşe Kulin gibi olmak isterdim.

Aday Gösterdiğim Bloglar



Başta beni bu ödülü layık görüp aday gösteren Kitap Kumbaram olmak üzere; sıkılmadan, usanmadan ve çok kelam ettiğim halde boş gözlerle bakmayıp okuyan-okumayan herkese teşekkür ederim.

Benim sormak istediğim sorular ise şöyle;

1)Hangi türden kitaplardan hoşlanırsın?
2)Hayatımı değiştirdi dediğin bir kitap okudun mu?
3)Kendine idol olarak belirlediğin yazar kimdir? Neden?
4)En sevdiğim seri dediğin bir seri okudun mu? Adı nedir?
5)Herhangi bir koleksiyonun var mı? (Kitap Ayracı, Kartpostal vb.)
6)Kitap sevgisinin yanında en çok değer verdiğin şey nedir?
7)Herhangi bir kitapta kendinle özleştirebildiğin bir karakter var mı? Varsa kitabı adı ve karakterin ismini yazabilir misin?
8)En son hangi kitabı okudun? Eğer puan vermen gerekseydi on üzerinden kaç puan verirdin?
9)Kitap okumak benim için …….’dır. Noktalı bölümü lütfen kendinize göre doldurun.
10)Hediye vermeyi mi yoksa almayı mı seversiniz?
11)Hayatta vazgeçmem dediğiniz üç şey yazabilir misiniz?


Günün Fotağrafı#6

(Alıntıdır.)
Tam olarak hangi siteden edindiğimi bilmesem de blogumun adına yakışır olduğu için paylaşmak istedim.


Bu Kapağa Bayıldım#19




"Temizlikçi"

Kitabın Adı: Temizlikçi
Orijinal Adı: The Cleaner
Yazarı: Paul Cleave
Çeviren: Zeliha Babayiğit
Yayın Evi: Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 456
Tür:  Gerilim, Gizem, Cinayet

Tanıtım Yazısı:
KANINIZI DONDURACAK BİR SERİ KATİL ROMANI

İşte Joe. O bir seri katil ve aynı zamanda bir polis merkezinde temizlikçi olarak çalışıyor. Şimdi de kendisini taklit eden bir katilin peşinde!

“Yeni Stephen King”
-NDR, Almanya-

“Sürükleyici ve tamamen gerçekçi bir polisiye. Cleave takip edilmesi gereken bir yazar.”
-Tess Gerritsen-

“Cleave, sizi soluksuz okumaya ve sona geldiğinizde kendinizi dışarı atıp derhal başka bir kitabı bulmaya zorluyor.”
-New Zealand Lawyer Magazine-

“İş polisiyeye gelince, Cleave okuyucuya nasıl kanca takacağını biliyor.”
-Sunday Herald-

“Cleave, korkunun buzdan parmaklarıyla hayal gücünü koparıp almakta bariz bir beceriklilik sergiliyor.”
-Christchurch Pres-

“Bir seri katil perspektifinden yazılmış eğlenceli bir roman kulağa imkânsız ya da son derece hastalıklı gelebilir; ya da her ikisi de. Ama bu ilk romanında Paul Cleave başarılı bir şekilde bunun altından kalkıyor.”
-mX magazine, Melbourne-

Yorumum

Arka kapak yazısını okuduğumda ilk olarak düşündüğüm şey şu anda dizisini yayınlanan ve kitapları da yazılmış “Dexter”a benzediğiydi ki hiç yanılmamışım. Aradaki tek fark; Dexter bir polis-katil iken Joe bi polis karakolunda çalışan temizlikçi-katil.

Kitabı beğendim mi? –Hayır. Ama sonuna kadar okumaya çalıştım ve sonunda başardım. Kitap 200’lü sayfalarda Melissa adlı karakterin eklenmesiyle hareketlenmeye başlıyor ama bana göre en ilgi çeken kısmı son 60-70 sayfası oldu. Gerçekten mide bulantıcı bazı sahneler ve iğrençlik içermesine rağmen polis ve katil macerası veya bir kovalamaca içermiyor. Ayrıca bazı DNA örnekleri bırakmasına rağmen bir türlü kim olduğu tespitte edilemiyor. (Poliste her çalışanın-Temizlikçilerde dahil- DNA’sı mevcut.) En iyisi daha fazla sizi kitaptan soğutmadan konuya geçeyim.:Joe gündüzleri bir polis karakolunda temizlikçi, geceleri ise; sokaklarda Christchurch Oymacısı adıyla bir katildir. (Bu adı ona gazeteciler takıyor.) İlk cinayetini işlediğinde on sekiz yaşındadır ve daha fazla vicdan azabına dayanamayarak kendisi karakola gidip itirafta bulunur ama kimse onu dikkate almayım onun bir aptal olduğunu düşünürler. İlerleyen zamanlarda Joe, temizlikçiyi öldürür ve onun işine talip olur. Joe’yu bir aptal ve saf olarak düşündükleri için işe alırlar. Joe, temizlikçiliğin ona verdiği avantajları kullanarak odaları temizlerken kanıtları toplanıldığı odaya bir teyp yerleştirip kendisi hakkında bir ipucu bulunup bulunmadığını öğrenebilmektedir. Bu arada iş yerinde çalışan ve kardeşinin istemeyerek ölümüne neden olan sağlıkçı Sally ise Joe’ye ayak bağı olacaktır.Kitabı tavsiye etmem ama yine de edebi bir eser olduğu için her insanda farklı duygular uyandırabilir. Bu yüzden size bırakıyorum. Ayrıca bana bu kitabı hediye eden 365 Günlük bloğunun sahibesi sevgili ablam Elife’ye bir kez daha teşekkür ediyorum.
Lütfen yorumlarınızı bizden esirgemeyin...

Puanlama:


"Neşter Müziği"

Kitabın Adı: Neşter Müziği
Orijinal Adı: Knife Music
Yazarı: Davin Carnoy
Çeviren: Samim Sakacı
Yayın Evi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 384
Tür:  Gerilim, Gizem

Tanıtım Yazısı:
Kristen Kroiter. Lise öğrencisi. Altı ay kadar önce, bir trafik kazasında ağır yaralanmış ve acil serviste hayata geri dönmüştü. Ancak kimsenin beklemediği bir anda, intihar etti.

Dr. Ted Cogan. Kırk üç yaşında, acil serviste çalışan uzman hekim. Başarılı, bekar; itiraf ettiği gibi, bir “kadın avcısı”… Kristen Kroiter ‘e ilk müdahaleyi yaparak hayatını kurtarmıştı; şimdi onu intihara sürüklemekle suçlanıyor. Tüm suçlamaları reddediyor.

Dedektif Madden. Soruşturmayı yürüten, NY Polis Departmanı’ndaki en tecrübeli polislerinden. Görgü tanıklarının yanı sıra, elinde Dr. Cogan aleyhine çok kuvvetli bir delil var: Kristen Kroiter’in ardında bıraktığı günlüğü… Son sayfasında, Doktor’un onunla zorla cinsel ilişki kurduğu yazıyor.

Kristen Kroiter on altı yaşında bir bakireydi…

Neşter Müziği… Doktor ve hastası, suçlayan ve suçlanan, av ve avcı gibi ikililerin birbiriyle amansız bir mücadele verdikleri, soğuk hastane koridorlarından çığırından çıkmış gençlik partilerine uzanan, nefes kesici temposu ve şok edici sonuyla akıllara durgunluk veren bir gerilim romanı…

“Gerilim dolu bir kedi-fare oyunu; hem de en esaslısından. Sinematografik inandırıcı… Son sayfasına kadar başımı kaldıramadım.”
-R.J. Ellroy-

“Carnoy’un romanı sürükleyici, gerilim dolu, bütünüyle inandırıcı ve inanılmayacak kadar iyi.”
-Harlan Cobey-

Yorumum

David Carnoy’un yazmış olduğu “Neşter Müziği” adlı bu kitabı çok başarılı buldum. Gerçekten de -yazarında belirttiği gibi- kitap hakkında birçok araştırma yapıldığı belli oluyor. Öncelikle kitabın adının nereden kaynaklandığını belirteyim. Neşter Müziği: doktorların ameliyat sırasında dinledikleri müziğe verilen admış. Konusuna geçmeden önce birkaç şey paylaşacak olursam eğer; Peyami Safa’nın yazmış olduğu ve bir ara FOX TV ekranlarında da yayınlanan “Canan”ı anımsatıyor biraz ve kitap 200 sayfadan sonra direk aslında sonuca bağlanıyor. Peki, bu kadar iyi bir kitabın kötü yönleri de yok mu? -Var!Her karakterin bir takma adı olduğu için bazen karakterleri tanımakta zorluk çekiyorsunuz. Ayrıca arka kapak tanıtımında yer alan “Doktor’un onunla zorla cinsel ilişki kurduğu yazıyor.” ibaresine dair tek bir cümle bile yok kitapta. Tam aksine kız kendi isteğiyle birlikte olduğunu yazıyor. Daha fazla uzatmadan en iyisi konuya geçeyim.

Kristen Croiter geçirdiği bir trafik kazası sonucu Dr. Ted Cogan tarafından tedavi edilir ve iyileşir. Dört-beş ay sonrada dedektif Madden’ın telefonu çalar ve kızın kendisi odasındaki banyoda bulunan duşa astığı belirtilir. Bunun nedeni olarak kızın ebeveynler Dr. Ted Cogan’ı suçlarlar. Çünkü; kızın annesi kızı Kristen’ın günlüğünü bulmuştur ve orada bir parti sonrası çok sarhoş olduğunu ve Dr. Ted Cogan’ın kendisiyle birlikte olduğunu yazmıştır. Dahası Kristen’ın arkadaşı Carrie bu duruma şahit olduğunu söylemektedir. Dr. Cogan bu suçlamaları asla kabul etmez ama bir zamanlar bir doktorun tacizine uğrayan dedektif           Madden, bir doktor olan Ted Cogan’a güvenebilecek midir?Son olarak kesinlikle tavsiye ederim. Emin olun asla pişman olmayacaksınız.
Lütfen yorumlarınızı bizden esirgemeyin...

Puanlama:


"2013'de Ne Okusam Yardımı Lütfen..."

2013'ün ilk haftası bitti bitecek ama ben hayla bir kitap okumaya başlamış değilim. Lütfen aşağıdaki listeden bu blogda kitap analizini görmek istediğiniz üç kitabı seçip okumamı istediğiniz sıraya göre yorum bölümüne mesaj bırakın. Bende böylelikle okuma listemi tam olarak oluşturabileyim. Şimdiden yorum bırakan herkese teşekkür ederim.