"Konstantiniyye Oteli"



Kitabın Adı: Konstantiniyye Oteli
Yazarı: Zülfü Livaneli
Yayınevi: Doğan Kitap Yayınları
Türü: Yaşantı, Dram, Türk Roman, Tarih
Sayfa Sayısı: 496
Satın Al: D&R

Tanıtım Bülteni / Arka Kapak:
2014 yılı Aralık ayının son günleri… Yedi yıldızlı Konstantiniyye Oteli’nin açılış günü ve erken bir yılbaşı kutlaması… İstanbul’un seçkin, kalburüstü simaları, Sultanahmet’teki eski Bizans sarayının kalıntıları üzerine yapılan otelde bir araya geliyorlar. Aralarında kimler yok ki? Politikacılar, belediye başkanları, Amerikan büyükelçisi, Fener Rum patriği, ünlü gazeteciler, gazete patronları, televizyon “yıldızlar”ı, eski ve yeni zenginler, büyük işadamları…

İstanbul’un yüzlerce yıldır yeraltında yatan ölüleri de davete çağrılmadıkları halde arzı endam etmekte sakınca görmeyip bu cümbüşe dahil oluyorlar.

Ve elbette, bir otelin olmazsa olmaz çalışanları, garsonları, komileri, güvenlik görevlileri…

Velhasıl Konstantiniyye Oteli, aslında binlerce yıllık koskoca bir şehir olarak çıkıyor karşımıza. Değişen, dönüşen, ama barındırdığı şiddet nedense aynı kalan bir şehir…

Zülfü Livaneli, zengin bir insan panoramasıyla İstanbul’un derinliklerine inerken şehrin büyülü, ama bir o kadar da acımasız atmosferiyle buluşturduğu okuru sıra dışı bir yolculuğa çıkarıyor.

Yorum

Türk edebiyatının altın kalemi Zülfü Livaneli yine ustalığıyla “Konstantiniyye Oteli” adlı kitaba hayat vermiş. Yazar Konstantiniyye Oteli ile sizi birbirinden farklı ama yabancı olmadığınız ve hayatınızda en azından bir kere duyduğunuz veya şahit olduğunuz hikayelere sürüklüyor ve bunu da öyle bir ele alıyor ki, sizi bu hikayeler sıkmadığı gibi esere olan ilginizi arttırıyor. Bu tabi görünen kısım, yani: Yerüstü (Yüzey). Bir de yerin altı, yani: “ruhlar dünyası” var. Yerin altına indiğimizde ise; kendimizi tarih sayfalarında gezinirken buluyoruz. Burada bir tek dil var: “Ölülerin Dili”. Bu sayede onların hikayelerini de öğreniyoruz.

Zehra Ertan, Ergun Bereket adında bir iş adamı adına çalışmaktadır. Ergun Bey, Kazakistanlı bir iş adamı olan ortağı “İmparator” lakaplı Gaydar Rustemoviç Hamzatbekov ile Konstantiniyye Oteli açılışında buluşacaktır ve her şeyin sorunsuz bir şekilde gitmesini isteyen Zehra da, LCV olarak bu etkinlik için elinden geleni yapacaktır. Otelin lavabosuna giden Zehra bir anlık dikkat dağınıklığıyla başını lavaboya çarparak bayılır. Ondan sonrası karanlıktır ve kendini bir anda ölüler dünyasında onlarla kendi dilleriyle konuşurken bulur. Ölmemiştir ama, gitgide ölüler dünyasına yaklaşmaktadır. Ondan sonra hikayemiz otelin açılış töreni öncesine ve Zehra bayılmadan önce açılış boyunca neler olduğuna doğru gider. Bu arada bizde her bir masaya uğrayıp tek tek bütün konuklarımızın hikayelerine, onlara hizmet eden güvenlikçi, garson ve çalışanların hikayelerine ve tabii ki ölülerin hikayelerine şahit olacağız.

Kesinlikle bu kitabı okumanızı %100 tavsiye ederim. Okuduğunuza hiçbir şekilde pişman olmayacak ama belki yer yer sizi sinirlendiren şeylere şahit olacaksınız.

Puanlama:

~~Alıntılar~~

“…ölüler için zaman sonsuzdur, mekan ise sınırlı.” (Sayfa 18)

“Hiçbir şeyden korkmayan kişinin hayal gücü yok demektir.” (Sayfa 313)

“Evliliğe giden yol harcamadan, evlilik ise karıkocanın baş başa verip tasarruf etmesinden geçer.” (Sayfa 315)

“Sözcükler bize, asıl söylemek istediklerimizi gizlemek için verilmiştir.” (Sayfa 344)

“Ölüm eşitliktir. Mezar, imparatorla mahkumu, zenginle yoksulu, güzelle çirkini, bilgeyle deliyi eşit kılar. Bizi de beyazlarla eşit kıldı. Çünkü hiçbir siyahinin kemikleri siyah değil; bizim kemiklerimiz de sizinkilerin renginde. Bu yüzden aramızda bir fark kalmadı. Mahşer gününde dirildiğimizde kimse bize ayrı bir ırk gözüyle bakmayacak, çünkü fark görmeyecek.” (Sayfa 478)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kopyala-Yapıştır yaparak İfade bırakabilirsiniz!
😂😉😊😋😍😘😗😙😚🙂🤗😇🤓🤔😐😑😶🙄😏😯🤐😮😥😣😒😓😔😕🙃😟😞😖🙁😢😭😦😰😳😵😡😠