"Arafatta Bir Çocuk"

Kitabın Adı: Arafatta Bir Çocuk
Yazarı: Ömer Zülfü Livaneli
Yayınevi: Cem Yayınları
Türü: Tarih, Dram, Yaşanmışlık
Sayfa Sayısı: 183

Tanıtım Bülteni / Arka Kapak:
Ömer Zülfü Livaneli, ünü yurt dışına taşmış büyük bir müzikçimiz olduğu kadar usta bir yazardır da. Arafatta Bir Çocuk, kitap olarak çıkan ilk yapıtıdır. Bu hikayelerde ilk yapıt olmanın hızı, tazeliği anında usta işi bir olgunluğu da görürüz Livaneli’nin edebiyatımızda şimdiye kadar duyulmamış, yepyeni, kendine özgü bir sesi vardır. Yayınevimiz, Ömer Zülfü Livaneli’nin ilk yapıtını kıvançla sunarken, yazarın gelecek roman ve hikayelerini de yakında okurlarımıza ileteceğini muştular.

Yorum

“Bir kavganın, bir mücadelenin, çiçek açan hayatın dilidir şiir.” (Sayfa 54)
Allahım… Allahım… Elimde bir hazine tutuyorum resmen ve bu hazineyi Kırgızistan’da, okulumuzun kütüphanesinde buldum. Zülfü Livaneli’nin 1978 baskılı yayınlanmış ilk kitabı: “Arafatta Bir Çocuk”. Türkiye’den uzakta Kırgızistan’daki kütüphane raflarının arasında saklamış bu eserde yine Zülfü Livaneli’nin ustalığını görüyoruz. İşçi olmak için, okumak için, gurbette ailesini görmek için kaçak yollarla Almanya’ya, İsviçre’ye ve daha başka ülkelere gidenlerin, siyaset yüzünden, sağcı-solcu olayları yüzünden köşe bucak kaçanların hikayesi “Arafatta Bir Çocuk”. İçerisinde toplam yedi yaşanmışlık barındıran bu kitabı bence mutlaka okuyun. Emin olun ki okurken kendinizi bir anda tarihin derinliklerinde, gerçekliğin kucağında bulacaksınız. Bu arada kitabın yeni baskısını Doğan Kitap etiketiyle, aynı adla tüm kitapçılarda bulabilirsiniz.
Puanlama:



"Dünyanın En Şanslı Kızı"



Kitabın Adı: Dünyanın En Şanslı Kızı
Orijinal Adı: Luckiest Girl Alive
Yazarı: Jessica Knoll
Çeviren: Murat Karlıdağ, Tuğçe Nida Sevin
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Türü: Dram, Ergen, Erotik
Sayfa Sayısı: 393
Satın Al: D&R

Tanıtım Bülteni / Arka Kapak:
MÜKEMMEL HAYATI MÜKEMMEL BİR YALANDI.

Ana FaNelli, prestijli Bradley Okulu’nda yaşadığı şoke edici ve aşağılayıcı bir olay yüzünden hayatını yeniden inşa etmek zorunda kalmıştı. Şimdi ise cazip bir işi, pahalı giysileri ve yakışıklı, asil bir nişanlısı vardı; elde etmek için çok uğraştığı mükemmel hayata ulaşmaya fazlasıyla yakındı.
Fakat Ani’nin bir sırrı vardı.
Geçmişinden gelen ve hala onun peşini bırakmayan, gün yüzüne çıkıp her şeyi berbat etmesi an meselesi olan, özel ve acı dolu bir sır…
Olağandışı anlatımı ve tahmin bile edemeyeceğiniz şaşırtıcı olaylarla dolu olan Dünyanın En Şanslı Kızı, “her şeye sahip olmaya” çalışan bir çok kadının yaşadığı dayanılmaz baskıyı gözler önüne sererken, okuru sivri dili ve acımasız hırsı ile korkunç bir gerçeği gizli tutmaya çalışan, düşündüğünüzden çok daha yüce gönüllü bir kahramanla tanıştırıyor.
Ancak soru şu ki; Ani’nin sessizliğini bozması, uğruna savaştığı her şeyi kaybetmesine mi neden olacak, yoksa özgürlüğünü kazanmasını mı sağlayacak?

Yorum
 
Ocak ayının ikinci kitap yorumundan herkese sevgiler, saygılar.
Ocak ayının ikinci kitabının yorumunu yazarken güzel şeyler yazmak isterdim bu kitap hakkında ama kitabı okurken resmen çıldırmak üzereydim. Kitaptaki baş karakteri elime geçirip iyice bir silkelemek istedim resmen. Hayır, hayatımızda zaten kötü şeyler yaşayıp kitaplara sığınıyoruz ama kitaptaki karakterlerde sizden daha beter olunca resmen çıldırmamak elde değil. Bu kadar işe yaramaz, her bir b..u yiyen bir karakter görmedim hayatımda. Bence siz bu kitap için spoiler yiyin ona göre kitabı okumaya karar verin. Yine de ailelerin okuyup evlat yetiştirme hususunda da ders alabileceği bir kitap olduğunu düşünüyorum. Spoiler içermeyen kitap konumuza gelirsek;
Ani ünlü bir dergide yazılar yazmaktadır, zengin bir nişanlısı vardır ve evlenme hazırlıkları yapmaktadır. Çevresindekilere karşı oldukça katı tutumu olsa da, bunların nedeni çocukluğunda yaşadığı travmatik olaylarda saklıdır. ( -ki bu olaylardan hala ders almamıştır bana göre. ) Bu olayların nedeniyse onun şimdi sahip olduğu gibi popüler olma isteğidir. Bunun için de yapmayacağı şey yoktur. Yalnız popülerlikte bir yere kadardır. Geçmişindeki sırlar Ani’nin peşindedir ve Ani bu sırları daha ne kadar saklayabilecektir? Yoksa sırlar ortaya mı çıkacak? Hepsi ve daha fazlası bu kitapta.
Bu arada kitap ilk 160-170 sayfada sizi sıktıkça sıkacak ama sonradan açılacak ve bir hareketlilik olacak ama ben yine de beğenmedim. Tavsiye etmem yani. Bazı erotik sahneleri ki bunların bana göre hepsi mide bulandırıcı olduğu için çocuklardan oldukça uzak tutun derim. Bu arada kitap kapağını da çok beğendiğimi söylemeden edemeyeceğim. Oldukça başarılı bir tasarım. Yabancı Yayınları’nı bu konuda oldukça başarılı bulduğumu söylemeliyim.

“Vurulduğunu en son farkeden kişi her zaman vurulan kişidir.” (Sayfa 258)

Puanlama:


"Sesler


Kitabın Adı: Sesler
Orijinal Adı: Röddin
Yazarı: Arnaldur Indridason
Çeviren: Sıla Okur
Yayınevi: Doğan Kitap Yayınları
Türü: Dram, Polisiye, Gizem, Suç
Sayfa Sayısı: 317
Satın Al: D&R

Tanıtım Bülteni / Arka Kapak:
“Katilin kim olduğunu son ana kadar tahmin edemeyeceksiniz.”
Mail on Sunday

Reykjavik, İzlanda…
Noel arifesi…
Noel ruhuna ve kara teslim olmak için bekleyen kentin en büyük oteli Amerika ve Avrupa’dan akın akın gelen turistlerle dolup taşarken otelde bir cinayet işlenir.
Otelin kapıcısı, Noel zamanlarında çocukları eğlendirmek için Noel Baba olan Gulli, tam kalbine aldığı bıçak darbesiyle öldürülmüştür. Reykjavik Cinayet  Masası’ndan dedektif Erlendur ve yardımcıları Elinborg ile Sigurdur Oli maktulü gördüklerinde bunun sıradan bir cinayet olmadığını hemen anlarlar.
Çünkü kanlar içindeki Noel Baba yarı çıplaktır, pantolonu ayak bileklerine kadar inmiştir, penisinden de bir prezervatif sarkmaktadır. Ve herkesin otelin kapıcısı olarak bildiği Gulli’nin geçmişinde çok önemli bir sır gizlidir.

Avrupa’nın en iyi polisiye yazarlarından biri olarak kabul edilen Arnaldur Indridason’un kaleminden çıkan Sesler, bir katilin peşinde adım adım ilerlerken insan ruhunun en derin kuytularına da inmeyi başarıyor.

Arnaldur İndridason gazetecilik ve film eleştirmenliği yaptı, Polisiye Yazarları Birliği “Altın Hançer” Ödülü’nün sahibi olan Indridason’un kitapları 20 dile çevrilerek 26 ülkede yayımlandı, 8 milyonun üzerinde sattı. Indridason The Guardian gazetesi tarafından 2011 yılında Avrupa’nın en iyi polisiye yazarları listesinde 1 numarada gösterildi.

Yorum

Herkese Ocak ayının ilk kitap yorumundan merhabalar. Ocak ayının ilk kitap yorumu olmasına rağmen oldukça güzel bir kitabın yorumuyla birlikte sizlerleyim. Mail on Sunday’in de dediği gibi: “Katilin kim olduğunu son ana kadar tahmin edemeyeceksiniz”, bu kitapta.
Noel arifesinde şehrin çok büyük bir otelinde bodrum katta bir cinayet işlenir. Ceset otelin kapıcısı Gulli adlı birine aittir ve cesedi de Ösp adlı bir hizmetçi bulmuştur. Polis olay yerine ulaştığında cesedi Noel Baba kıyafeti içinde kalbinden bıçaklanmış ve cinsel organında prezervatif sarkarken bulurlar. Cinayet soruşturmasının başındaki kişi Erlendur adında geçmişindeki olaylardan ve parçalanmış ailesinin etkisinden kurtulamamış bir adam vardır. Olaylar ilerlerken hem Erlendur’un, hem de Gulli’nin hayatına dair her şeyi öğreneceğiz. Gulli aslında kimdir? Neden otelde çalışan en eski çalışan olmasına rağmen kimse onun hakkında bir şey bilmiyordur? Hikaye oldukça güzel ama bazen de durgun ve sizi şaşırtacak şekilde ilerliyor. Bilmiyorum ama ben sevdim açıkçası. Yazarımız bir cinayeti öyle çok hikayeye bağlamış ki olay daha ilgi çekici ve polisiyelik olmuş. Bu arada kitabın bazı kısımları mide kaldırıcı olsa da okuyun bence.
 
Puanlama:


"Ak Möör"



Kitabın Adı: Ak Möör (Beyaz Mühür)
Orijinal Adı: Ak Möör
Yazarı: Ömürbek Kudaybergen Uulu, Kayum Miftakov, Saparbay Bokoç Uulu, Abdıkalık Çorobaev, Kalık Akiev, Asılbek Eşmambetov, Anar Tokombaeva, A.Tokombaeva, B.Kebekova, S.Zakirov
Hazırlayan: S. Bayhodcoev
Yayınevi: İlim Yayınları
Türü: Yaşanmışlık, Destan, Dram, Aşk
Sayfa Sayısı: 150

 

Yorum

Her devir ayrı yaşamı, ayrı bir dramı barındırır içinde. Hayatın ne kar güzel yanları olsa da maalesef kötü tarafları da oluyor. Bu hususta belki de Kırgız Halk edebiyatının en iyi örneklerinden biri: “Ak Möör”. Birbirini sevdikleri halde kavuşamayan iki gencin hikayesi. Belki de Romeo ve Juliet eserinin asıl kaynağı. Bir yaşanmışlık Ak Möör. Bende, “Ak Möör”ün 7 varyantını okuyup filmini izleyen şanslı kişilerden biriyim. Her varyant birbirinden farklı ama bir o kadar da yakın. Benim halk edebiyatında en çok ilgimi çeken de bu husus. Halk edebiyatı ya da sözlü edebiyat türü öyle büyülü bir şey ki anlatamam. Üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin karakterlerin adı hiçbir şekilde değişmiyor. Ak Möör’de de işte böyle bir durum var. Bolot bir seyistir ve kuzenine aşıktır. Kuzeni Ak Möör’de yeğeni Bolot’dan  hoşlanmaktadır. Gel görelim ki 67 yaşında olan 70’ine az kalmış olan Cantay Han 14-15 yaşlarında genç bir eş aramaktadır. Bir gün kulağına genç ve güzel olan Ak Möör ün adı gelir. İlerideki günlerde Ak Möör ile göl kenarında karşılaşan han ona aşık olur ve başlık parası olarak ailesine 10 at verip kısrak keserek kızı kendine eş yapar. Bunun üzerine bunu duyan Bolot seyisliğini yaptığı yerden ayrılarak Ak Möörün yanına gelir ama iş işten geçmiştir ve Ak Möör, Hanla birlikte ayrılmıştır oradan. Sonunda Bolot Ak Möörü bir boz üyün (Geleneksel Kırgız Evi/Çadırı) içinde tek başına bulur. Han 15 günlüğüne bir yere gitmiştir. Bolot üç gün Ak Möör ile kaldıktan sonra Ak Möör ona: “Hanın gelmesi yakındır sen bar git yoluna”,-der. Bunun üzerine Bolot oradan ayrılır. Daha sonra yeniden gelir ve Han ile görüşüp ona şiir okuyarak Ak Möör’ü kendisine ister. Buna sinirlenen han kılıcını çeker ama Ak Möör buna engel olur. Han da rıza göstererek Bolot’u ata bindirip yanına erzak ve altın,para vererek onu uzaklaştırır. Bu final durumu birkaç varyantta farklıdır. Kiminde Han Bolot’a ben öldükten sonra Ak Möör’ü alıp git der, kiminde ise Bolot’a bir kız vererek gönderir. Kiminde ise Ak Möör ve Bolot kaçar ve töre gereği Hanın oğlu Ak Möör’ü öldürür. İzlediğim Ak Möör filminin sonunda da keza böyle oldu. Han, Bolot’a: “Ben öldükten sonra Ak Möör’ü alıp git”,- dedi ama han öldükten sonra Ak Möör’de ‘geleneğimizde böyle bir şey yok’ denilerek öldürüldü.

Kitap genel olarak kısa kısa yedi varyanttan oluştuğu için açıkçası aynı hikayeyi tekrar tekrar okumak sıksa da genel olarak söylemeliyim ki çok sevdim. Kırgız gelenekleri, adetleri, yaşamları bu kitapta ve bizim kültürümden de hiçte bir farkı yok. Ne de olsa bir milletiz değil mi?

Puanlama: